Nisan 2013 Raporu

Nisan 2013 Raporu 

TGC GÖP’ün dönem başkanlığı görevini devretti

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) dönem başkanlığını Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit’e devretti.

93 meslek örgütü tarafından oluşturulan Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Başkanlığı 2 ayda bir değişiyor.

Törene, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit, Gazeteciler Cemiyeti(Ankara) Genel Sekreteri Ümit Gürtuna, Basın Konseyi Genel Sekreteri Kaan Karcılıoğlu, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi, Basın Enstitüsü Derneği Başkanı Kadri Gürsel, Türkiye Yazarlar Sendikası 2.Başkanı Kamil Tekinsürek, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal, İLAD Genel Sekreteri Füsun Özbilgen, Çağdaş Gazeteciler Derneği'nden Nazım Alpman, Haber-Sen’nden Mehmet Demir katıldı.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde yapılan törende konuşan TGC Başkanı Orhan Erinç, GÖP adına 2 ay boyunca yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Başkan Erinç,“Biz 4 Şubat’ta Gazeteciler Cemiyeti’nden (Ankara) dönem başkanlığını almıştık. Bugün de dönemin sonuna geldik. Görev süremizde katkıda bulunan meslek örgütlerinin yöneticilerine teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.

Adalet Komisyonu’nda 28 Mart’ta görüşülen 4. Yargı paketine değinen Başkan Erinç, komisyona TGC adına Ankara temsilcisi Taylan Erten’in katıldığını meslek örgütlerinin görüşlerinin de aktarıldığını söyledi. Erinç, 4. Yargı paketi hakkında şunları söyledi:

“Yeni maddeler ya da hükümler eklenmezse ifade özgürlüğü açısından getireceği bir şey yok gibi gözüküyor. Her ne kadar 7. maddede değişiklik yapılması öngörülüyor ise de o değişikliğin pratiğe yansıması olasılığı yok. Çünkü terör örgütünün propagandasını yapmaktan, yardım veya yataklık etmekten soruşturma açılmasını öngören maddeler bir kenara atıldı. Gazeteciler yazdıklarıyla doğrudan terör örgütü üyesi olarak nitelendirilmeye başlandı. Belirli suçlar için tutuklama öngörüldüğünden gazeteciler de yazdıkları, arşivleri ya da haber kaynaklarıyla ilişkileri nedeniyle terörist düzeyine getirilmiş oldular.”

Uzun tutukluluk sürelerine dikkat çeken Başkan Erinç, “Özellikle Silivri ya da Çağlayan’daki davalarda yargılanan meslektaşlarımızdan tutukluluk süreleri 6 yıla ulaşanlar da var. Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan gibi meslektaşlarımızın tutuklulukta 5. yılları sürmeye başladı.” (2 Nisan 2013)

***

Gazeteci Ayhan Yetkiner anıldı

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) her kademesinde özveriyle hizmet vermiş bulunan gazeteci Ayhan Yetkiner mezarı başında anıldı.

Yetkiner’in İstanbul, Kozlu’daki mezarı başındaki anma törenine TGC Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özdemir, Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı Başkanı Selami Turgut Genç, Emekliler Komitesi Başkanı Serap Özaksoy ile ailesi, meslektaşları katıldı.

TGC Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özdemir törende dost canlısı olan Yetkiner’in, “Konuşan Kalemler”, “Nasrettin Hoca’nın Torunları”, “Pire Tellal İken”, “Ecevit”  kitaplarının yayınlandığını hatırlattı. Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı Başkanı Selami Turgut Genç de “Ayhan Yetkiner, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde uzun yıllar denetim ve yönetim kurulu üyeliklerinde meslektaşlarına hizmette “vefa” yönüyle iz bırakmış, bir sürede Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı başkanlığında bulunmuştur. Yeri doldurulmayacak bir kalem arkadaşıydı” dedi. (5 Nisan 2013)

***

Yerel Medya 2012 ödülleri sahiplerini buldu

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile Konrad Adenauer Stiftung Derneği’nin (KAS), 15 yıldır birlikte düzenlediği Yerel Medya Ödülleri, düzenlenen törenle sahiplerine takdim edildi.

Ankara Rixos Grand Otel'de düzenlenen törene; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, TGC Başkan Vekili Turgay Olcayto, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC Genel Saymanı Gülseren Ergezer Güver, TGC Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Atay, Yönetim Kurulu Üyeleri Orhan Ayhan, Recep Yaşar ve Celal Toprak, Konrad Adenauer Stiftung Derneği'nin (KAS) Türkiye Temsilcisi Dr. Colin Dürkop, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya'nın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.

Törenda konuşan TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, yerel medyanın önemine değindi.

Güneş, şunları söyledi: "Türkiye Gazeteciler Cemiyeti demokrasinin güçlenmesinin yerel medyadan başladığını düşünen bir örgüt. Bu anlamda partneri KAS ile birlikte 15 yılı aşkın bir zamandır Türkiye'nin hemen hemen her ilinde yerel gazetecilik eğitim seminerleri düzenlemeyi sürdürüyor. Bu seminerlerde 7 bine yakın meslektaşımız sertifika aldı. Yapılan seminerlerin sonuçlarını da törenlerde görmek bizi fazlasıyla mutlu ediyor."

Ödüller 3 dalda veriliyor

Haber, fotoğraf ve sayfa düzeni olmak üzere 3 dalda verilen Yerel Medya 2012 ödülleri hakkında bilgi veren Güneş, "Ödüller, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde 8 Mart 2013 tarihinde TGC binasında toplanan Seçici Kurul tarafından belirlendi. Seçici Kurul, TGC Başkanı Orhan Erinç, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC Önceki Başkanı Nail Güreli, Konrad Adenauer Stiftung Proje Yöneticisi Bekir Öncel, A Haber’den İhsan Yılmaz, Beykent Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Müge Demir, Sinop 15 Eylül Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cengiz Demirel, Doğan Haber Ajansı Yazı İşleri Müdürü Mustafa Eşmen ve Gazeteci Tümer Argın’dan oluştu. Tümer Argın başkanlığındaki Seçici Kurul’un yaptığı değerlendirme sonunda ödül kazananlar ve eserleri belli oldu" dedi.

Güneş, törende Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek'in törene ilişkin gönderdiği telgrafı katılımcılarla paylaştı. Başkan Çiçek telgrafta, yerel basında görev yapan gazetecilerin teşvik edilmesi ve başarılı gazetecilerin ulusal basınla tanıştırılmasında düzenlenen törenlerin teşvik edici olduğuna vurgu yaptı.

Törenin açılış konuşmalarını TGC Başkanı Orhan Erinç ve KAS Türkiye Temsilcisi Dr. Colin Dürkop yaptı.

TGC Başkanı Orhan Erinç, yerel medyada çalışan gazetecilerin yaşadığı sıkıntılara değinerek sözlerine başladı. Erinç, "Basın yasasına ya da radyo ve televizyonlarla ilgili yasaya bakarsanız; yayın organı birkaç sınıfa ayrılıyor. Basın yasasına göre; yaygın, bölgesel ve yerel. Radyo ve televizyonlarla ilgili yasaya göre ulusal, bölgesel ve yerel. Yayın organları böyle ayrılıyor; ama gazetecilerin ayrılması mümkün değil. Yani yerel gazeteci diye bir tanım yok. Gazeteci tanımı var. Çünkü gazeteciler Dünya'nın neresinde, Türkiye'nin neresinde olurlarsa olsunlar aynı koşullarda, aynı sorumluluk duygusuyla görev yapıyorlar” dedi.  Başkan Erinç, yerelde gazetecilik yapmanın zorluklarını ise şöyle sıraladı: “Bir kere yerelde haber kaynaklarıyla, haberinizin çıktığı gün daha kapıdan çıkarken karşılaşma, ne yazık ki tehlikesi demek durumundayım var. Aleyhinde yayın yapılan haber kaynağı ya da habere konu olmuş kişilerin şiddet kullanma eğilimleri Türkiye'de ne yazık ki çok fazla. Gelen bilgilerden cemiyetin yapmak durumunda kaldığı açıklamalardan bu konunun nasıl zorluk yarattığını biliyoruz. Yerel yöneticilerle ilişkiler konusunda da sıkıntılar yaşanıyor. O nedenle yerel gazetecilik yapmak gerçekten çok zor."

Kanunlara değinen Erinç, "Biz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak, 2004 yılında Türk Ceza Yasası'nın sonra Terörle Mücadele Yasası'nın, Ceza Muhakemesi Yasası'nın değiştirilmesi aşamalarında çeşitli önerilerde bulunduk. Yapılan yeni yasalarla ifade özgürlüğünün önüne yeni engeller konulduğunu vurguladık. Önerilerde bulunduk. Ama ne yazık ki birkaç düzeysel değişiklik dışında bir gelişme sağlayamadık. Ben tabii meslek olarak ifade özgürlüğü ile ilgili taslaklardan başlayarak; taslaklar, tasarılar, öneriler, komisyon toplantıları, meclis televizyonu verdiği sürece meclis görüşmelerini izlemek gibi bir zorunluluk duymaktayım. Bu süreç sonunda edindiğim kanı şudur: Türkiye'de ceza öngören yasaların içindeki maddeler yerine eğermümkün olsa da gerekçeleri uygulanabilse, Türkiye dünyanın en demokrat ülkesi olur. Çünkü şöyle bir çelişkiyle karşı karşıyayız. Madde gerekçeleri hukuka uygun ama madde yazılımı siyasi tercihlere göre oluşturulmuş. Bu sonuçta ifade özgülüğünü, dolayısıyla biz gazetecilerin görev yapmasını engelleyen bir sonuç oluşturuyor" diye konuştu.

Türkiye'de yargı paketlerin birbirini izlediğini aktaran Erinç, sözlerini şöyle sürdürdü: " 4. pakette de söylenenlere bakarsanız ifade özgürlüğünün önünü açacak özellikle Terörle Mücadele Yasası'nın 7. maddesinde değişiklikler yapılıyor. Tabii bunu söyleyenlerin açısından değerlendirirsek 'olabilir' demek gibi bir durumdayız. Ama pratiğe baktığınız zaman artık Terörle Mücadele Yasası'nda özellikle özel görevli mahkemelere göre tek suç var. O da terör örgütü üyeliği. Bunun karşılığı da müebbet ya da ağırlaştırılmış müebbet. Terörle Mücadele Yasası'nın çok sayıda maddesinde örgüt propagandası yapmak, yardım ve yataklık etmek gibi suçlar var. Ama bu suç tanımları ne yazık ki son dönemde kadük olmuş durumda. Yasada yazıyor ama o suç tanımlarının uygulandığına bugüne kadar tanık olmadık. O nedenle 7. maddenin değiştiriliyor olması pratikte ifade özgürlüğünün önünün açılması konusunda hiçbir şey getirmeyecek diye düşünüyoruz. Daha önceki uygulamalara baktığımız zaman da haklı çıkacağımız kanısına varıyoruz. Çünkü Türkiye'de her yasa değişikliği hukukta reform olarak sunuluyor. O kadar güzel tanımlarla anlatılıyor ki, sonuçta siz de bu beklenti içine giriyorsunuz. Nedir bunlardan birisi derseniz. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan başlayarak siyaset yönetimi 3. pakete yapılan değişikle uzun tutukluğun artık olmayacağını söylemişlerdi. Oysa uzun tutukluluk bazı meslektaşlarımız için 6. yıla, bazıları için de 5. yıla girdi. Bu durum iki türlü değerlendirilebilir diye düşünüyorum. Bunlardan birincisi yasa yapılırken gerekçeler ve de kamuoyuna tanıtımında söylenenler doğrudur; yani yasa kamuoyuna tanıtılırken söylenenlere uygun olarak çıkarılmıştır ama uygulanmamaktadır. Uygulanmazsa yasanın uygulanmamasının sonuçları bellidir.  Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu görevdedir. O kurulun başkanı Sayın Adalet Bakanı'dır. Görev bu konuda kendisine düşmektedir. Yok, yasa yapılırken yanlış yapılmıştır. Mahkemeler onu uygulamaktadır. O zaman da yine Sayın Adalet Bakanı'na görev düşmektedir. Şikayet ettikleri yasayı değiştirmekle kendileri yükümlüdür. Bu açıdan baktığımız zaman Türkiye'de siyasetle hukukun zaman zaman değil çok sık karşı karşıya geldiğini ama hukukun yerine siyasal tercihlerin kabul edilmesiyle Türkiye'de büyük bir hukuk karmaşası yaşandığını söylemek zorunda hissediyoruz kendimizi"

Başkan Erinç, Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri konusunda ise şu hatırlatmayı yaptı: "2004 yılının Eylül'ünde Türk Ceza Kanunu değiştirildiği zaman Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, bu yasanın yeni suçlar, yoruma çok açık suç tanımları ve büyük ölçüde hapis cezaları öngördüğünü açıklayarak karşı çıkmıştı. Ancak Avrupa Birliği, bu değişikliği her nedense reform olarak alkışladı. Bugün yaşadıklarımızın bir bölümünde Avrupa Birliği'nin 2004'teki tutumunun da etkisi olduğunu düşünüyorum.” "Gazetecilerin en büyük özlemi özgürce görev yapmaktır" diyen Başkan Erinç, ayrıca katılımcılara teşekkür ederek konuşmasını bitirdi.(6 Nisan 2013)

***

TGC’den basın kartı uyarısı

Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) basın mensuplarının kullandıkları basın kartlarını yenileriyle değiştiriyor. Başvurular 15 Nisan’a kadar BYEGM’nin internet sitesinde elektronik ortamda yapılacak. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu (TGC) yaptığı açıklamada “TGC’nin girişimleri sonucu halen, Basın Şeref Kartı, Sürekli Basın Kartı ve Serbest Basın Kartı taşıyan basın mensuplarının, beyanname vermelerine gerek bulunmamaktadır. Ancak adresleri değişen üyelerimizin değişikliği Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’ne iletmeleri yararlı olacaktır” denildi. (8 Nisan  2013)

***

Öldürülen gazeteciler anıldı

Gazetecilik mesleğinin verdiği ilk kayıp olan Hasan Fehmi’nin 6 Nisan 1909’da Galata Köprüsü’nde öldürülmesinden bu yana 104 yıl geçti. O günden bu yana Türkiye’de Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Hrant Dink’in de aralarında bulunduğu 64 gazeteci kurşunlara, bombalara hedef olarak yaşamını yitirdi.

TGC "Öldürülen Gazeteciler Günü"nde ilk basın şehidi Serbesti Gazetesi Başyazarı Hasan Fehmi Efendi’den bugüne kadar geçen sürede öldürülen gazeteciler için anma töreni düzenledi.

Hasan Fehmi Efendi’nin Çemberlitaş, Divanyolu’nda bulunan II. Mahmut Türbesi’ndeki kabri başında yapılan törene TGC Başkanı Orhan Erinç, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC Genel Sekreter Yardımcıları Zafer Atay ve Ahmet Özdemir, TGC Basın Müzesi Müdiresi Saadet Altay, TGC İdare Müdürü Cem Çapanoğlu, TGC üyeleri ve gazeteciler katıldı.

Törende konuşma yapan TGC Başkanı Orhan Erinç, “Türk basınında öldürülen ilk gazeteci olan Hasan Fehmi Bey’in mezarı başında, Fehmi Bey’in öldürüldüğü 6 Nisan 1909 gününden bu yana aramızdan ayrılan 64 meslektaşımızı da anmak için toplanmış bulunuyoruz. Serbesti Gazetesi Başyazarı Hasan Fehmi Bey, muhalif tavrı nedeniyle Galata köprüsünde kurşunların hedefi olmuş ve hunharca bir cinayete kurban gitmiştir. O günden bu yana en dikkate değer durum olarak; 70 yıl sonra Abdi Bey’in suikaste uğrayarak yaşamını yitiren 16. gazeteci olduğunu görüyoruz. Ancak 1992 yılında 14, 1993 yılında da 8 gazetecinin öldürülmüş olması o süreçteki Türkiye’yi de simgelemektedir” diye konuştu.

Erinç, “Şunu da belirtmek gerekir diye düşünüyorum. TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu, öldürülen gazetecilerle ilgili herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Bulunduysa da bu konuda çalışmalar yapan, araştırmalar yapan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne bilgi verilmemiştir” dedi.

Başkan Erinç, o günlerdeki ortamın irdelenmesi ve meslektaşların anımsanması noktasında bu konunun önemine vurgu yaptı.

“Son öldürülen meslektaşımız İsmail Cihan Hayırsevener Bandırma’da 19 Aralık 2009 günü aramızdan alınmıştır” diyen Erinç, “son dönemde 2009’dan bu yana öldürülen meslektaşımız olmamıştır. Ama öldürme yerine ceza infazına dönen tutuklamalar uygulanmaktadır. Bu da meslektaşlarımızın uzun süredir hem mesleklerini yapmaktan hem de özgürlüklerinden yoksun bırakılmasını, yapılan yasalarla sağlanan bir durumu olmaktadır” şeklinde konuştu.

İhlas Haber Ajansı muhabiri İsmail Güneş’in 2009 yılında Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte helikopterin düşmesi sonucunda yaşamını yitirdiğini hatırlatan Başkan Erinç, Güneş’in öldürülen gazeteciler listesinde yer alıp almaması ile ilgili de şunları söyledi: “Şu anda İsmail kardeşimizin öldürülmüş olduğu konusunda kesin bir karar bulunmamaktadır. Biz öldürülen gazeteciler listesini oluştururken kesin yargı kararlarını ya da iddianamelerini dikkate alarak oluşturuyoruz. Mesela kıdemli meslektaşlarımız anımsayacaklardır. Adnan Menderes’in Kıbrıs görüşmeleri için gittiği Londra’da uçağı düşmüş ve orada foto muhabiri meslektaşımız Burhan Tan da hayatını kaybetmiştir. Ama görüldüğü gibi bu listede Burhan Tan da yer almamaktadır. Çünkü gazetecilerin 3 türlü yaşamdan ayrılması söz konusu. Birincisi iş kazasıyla, ikincisi eceliyle, üçüncüsü de bir suikaste uğrayarak ya da öldürülerek. Bu sadece öldürülen meslektaşlarımızla ilgili bir listedir. Şimdi soruşturma sürmektedir. Zaten geçen yıl da söylemiştim. Şayet helikopterin sabotaj sonucu düşürüldüğü ortaya çıkarsa İsmail kardeşimiz de bu listeye alınacak” dedi. (8 Nisan 2013)

***

Basın özgürlüğü hukuksuz biçimde engelleniyor

TGC Yönetim Kurulu bir açıklama yaparak “Silivri’de yapılan duruşmalarda halkın bilgi edinme hakkının hukuksuz bir biçimde engellendiğine” dikkat çekti.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasında daha önceki duruşmalardan farklı olarak basının izleyici bölümüne alınmasına, avukatlara ayrıldığı gerekçesiyle de masalı bölümün boş bırakılmasına Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tepki gösterdi.

TGC Yönetim Kurulu bir açıklama yaparak “Silivri’de yapılan duruşmalarda halkın bilgi edinme hakkının hukuksuz bir biçimde engellendiğine” dikkat çekti. TGC Yönetim Kurulu’nun açıklaması şöyle: “Türkiye’de basın özgürlüğü üzerindeki baskılar her geçen gün ağırlaşarak devam ediyor. Düzenli olarak izlediğimiz tutuklu gazetecilerin davasında basın özgürlüğünün hukuksuz bir biçimde engellendiğini görüyoruz. Gazetecilerin basın kartlarını göstermelerine rağmen Silivri’de mahkeme salonuna girememesi, gazetecilere ayrılan yerlerin boş tutulması, girebilen gazetecilerin de izleyicilerin arasına oturtulması bu baskıların açık bir örneğidir. Adalet Bakanlığı’nı ve hakimleri halkın gerçekleri öğrenme hakkına ve basın özgürlüğüne saygı göstermeye çağırıyoruz. Şeffaflık demokrasinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Tutukluluk süreleri 5-6 yılı bulan meslektaşlarımızın davalarını izleyip kamuoyunu rahatça bilgilendirme hakkının bile engellenmesi Türkiye’nin basın özgürlüğü açısından daha uzun bir süre ayıplı ülke olmaya devam edeceğini gösteriyor. İktidarı ve Meclis’i Türkiye’yi bu ayıptan çıkarmaya çağırıyoruz.” (8 Nisan 2013)

***

16. Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri törenle sahiplerini buldu

Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe anısına düzenlenen "16. MetinGöktepe Gazetecilik Ödülleri", Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Burhan Felek Salonu'nda önceki gün düzenlenen ödül töreniyle sahiplerine verildi.

Sunuculuğunu gazeteci Nazım Alpman'ın yaptığı törene, Göktepe'nin annesi Fadime Göktepe, TGC Yönetim Kurulu Üyesi Recep Yaşar, TGC önceki başkanıNail Güreli, TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi, Evrensel Gazetesi Genel YayınYönetmeni Fatih Polat ve gazete çalışanları, gazeteciler, Fikret İlkiz,Celal Başlangıç, akademisyen Esra Arsan'ın da aralarında olduğu çok sayıda davetli katıldı.

Bu yılın Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü'nü alanlar şöyle: Yazılı haber ödülünü 13 Mart 2013'te Milliyet gazetesinde manşetten yayımlanan 'İcralık eden dayanışma' başlıklı haberiyle Arif Balkan aldı.

Balkan'a ödülünü TGC önceki başkanı Nail Güreli verdi. Yerel gazetecilik ödülünü 22 Aralık 2012 tarihli "Başbakana hemşehrilerinden One Munite Nooliyi" başlıklı haberiyle Rize'de yayınlanan Nabız Gazetesi'nden Gençağa Karafazlı ve Hasan Fehmi Demir aldı.

Karafazlı ve Demir'e ödülünü TGC Yönetim Kurulu Üyesi Recep Yaşar takdim etti.

Fotoğraf ödülü "Roboski: Çamura bulanmış kimlik" fotoğrafıyla Evrensel gazetesi muhabiri Faruk Ayyıldız'a verildi.

Ayyıldız ödülünü TGS Başkanı Ercan İpekçi'den aldı. Görüntülü haber dalındaki ödül, Mete Çubukçu tarafından, 29 Mart 2012 günü yayınlanan "Panzer 20, dur gitme" başlıklı haberle muhabir Özgen Bingöl ve kameraman Arda Sevimli'ye verildi.

Jüri Basın Özgürlüğü Özel Ödülü'nü Milliyet gazetesindeki 'İmralı Zabıtları'haberiyle Namık Durukan aldı. Durukun'a ödülünü Fadime Göktepe takdim etti. (11 Nisan 2013)

***

Türk ve Alman gazeteciler Antalya’da bir araya geldi

Türk-Alman Gazetecilik Semineri’nin 27’incisi Antalya’nın Belek ilçesinde yapılıyor. Seminerde  “Arap Dünyasında ve Ortadoğu’da Değişimler-Almanya’dan ve Türkiye’den Bakış Açıları” konusu ele alındı.

Seminere, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, Başkan Vekili Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş, Konrad Adenauer Stiftung’un (KAS) Türkiye Temsilcisi Dr. Colin Dürkop, Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat, Aljazeera Türk TV Haber Planlama Müdürü Yunus Şen, Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Leyla Tavşanoğlu, Münih Uygulamalı Siyaset Araştırmaları Merkezi’nden (CAP) Michael Bauer, Sabah gazetesi politika Yazarı Nur Batur, FAZ politika yazarı Christoph Erhardt, Hürriyet.com.tr Ankara Temsilcisi Zeynep Gürcanlı Ürektürk, Taraf gazetesi yazarı Semih İdiz, Süddeutsche Gazetesi İstanbul Temsilcisi Christiane Schlötzer, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Politikası Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, gazeteci-yazar Prof. Dr. Mehmet Altan, Sabah gazetesi yazarı Yavuz Baydar, Stuttgarter Nachrichten Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Wolfgang Molıtor, Agence France Press muhabiri Fulya Özerkan katıldı.

Seminerde Türkçe-Almanca eş zamanlı tercüme yapıldı. Seminerin açılış konuşmalarını TGC Başkanı Orhan Erinç, KAS Türkiye Temsilcisi Dr. Colin Dürkop ve Türk-Alman Vakfı  (DTS) Başkanı Vural Öger yaptı.

TGC Başkanı Orhan Erinç, “Arap Dünyasında ve Ortadoğu’da Değişimler, Almanya’dan ve Türkiye’den Bakış Açıları” başlıklı seminerin önemine dikkat çekerek sözlerine başladı.

Arap dünyasında ve Ortadoğu’daki değişimlerin Türkiye’de en çok tartışılan konulardan biri olduğuna dikkat çeken Başkan Erinç, bu konuda kesin bir yargıya varmanın pek mümkün görünmediğini söyledi.

Erinç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü gazetecilik mesleğinin de gereği olarak yayın organları kendi yayın politikaları açısından konuya yaklaşıyorlar. Bazı yayın organları için bazı sorunlar yok varsayılıyor ya da bazıları çok abartılıyor. Bu tabii gazeteciliğin kendine özgü eksik taraflarından biri olarak değerlendirilebilir.”

Erinç, Suriye’de Arap Baharı olur mu olmaz mı tartışmasının, Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerinde olağanüstü ya da olağandışı değişiklerin, Ortadoğu’da bir Kürt devletinin kurulup kurulmayacağı gibi konuların medyada sıklıkla yer aldığını anlattı. Toplantıda hem uzmanların hem de gazetecilerin olması nedeniyle konunun daha kapsamlı değerlendirme imkânı bulunabileceğini dile getiren Erinç, katılımcılara teşekkür ederek sözlerini bitirdi. (12 Nisan 2013)

***

Olcayto: Haber kadar gazeteci de düşünülmeli

27. Türk-Alman Gazetecilik Semineri’nde konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili Turgay Olcayto, savaş muhabirlerinin yaşadığı zorluklara değindi

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC), Konrad Adenauer Stiftung (KAS) ve Alman- Türk Vakfı (DTS) ile ortaklaşa düzenlediği 27. Türk-Alman Gazetecilik Semineri’nin ikinci gününde “Savaş ve Şiddet Eğilimi Karşısında Gazetecilik” ve “Almanya’da Türk kültürü” konuları ele alındı.

Seminere, TGC Başkanı Vekili Turgay Olcayto, KAS Türkiye Temsilcisi Dr. Colin Dürkop, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya Bölümü Öğretim Görevlisi Niyazi Dalyancı, yazar-muhabir Thomas Görger, Libération Türkiye muhabiri Ragıp Duran, Deutsche Welle Orta ve Güneydoğu Avrupa Programları TV-Koordinatörü Selma Filipovic, Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Mustafa Köz, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Onur Bilge Kula, Deutsche Welle Türkçe Yayınlar Yöneticisi Baha Güngör, Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat, Aljazeera Türk TV Haber Planlama Müdürü Yunus Şen, Hürriyet.com.tr Ankara Temsilcisi Zeynep Gürcanlı Ürektürk, Taraf gazetesi yazarı Semih İdiz, Süddeutsche Gazetesi Istanbul Temsilcisi Christiane Schlötzer, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Politikası Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, gazeteci-yazar Prof. Dr. Mehmet Altan, 140 Journos Proje Yürütücüsü Yaratıcı Fikirler Enstitüsü’nden Cem Aydoğdu, Sabah Gazetesi Yazarı Yavuz Baydar, Alman Büyükelçiliği (Ankara) Basın Müşaviri Peter Kettner, Agence France Press Muhabiri Fulya Özerkan, Haber 49 Muş Gazete Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Emrullah Özbey, Sabah Gazetesi politika yazarı Nur Batur katıldı. (13 Nisan 2013)

***

TGC’den gazeteciye gözaltıya protesto

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, Rotahaber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık’ın görevle gittiği Adana’da gözaltına alınmasını protesto etti. Açıklamada, “Tanık’ın yöneticisi olduğu Rotahaber İnternet Sitesi’nde yaklaşık 3 yıl önce yayınlanan ve Adana Basın Savcısı Duran Yılmaz’ın oğlu ile ilgili haber nedeniyle ifade vermeye çağrıldığı, gitmediği için de savcının başvurusu üzerine yakalama kararı çıkarıldığı öğrenilmiştir. Kanlı katillerin bile talimatla bulunduğu şehirde ifadeleri alınırken, bir gazeteci için ön görülen yakalama kararı çıkarma yaklaşımı ancak kişisel kızgınlıkla ilişkilendirilecek bir uygulamadır. Uygulama, internet gazeteciliğinin yasal tanımının belirlenmesindeki savsaklamanın sakıncalarını da bir kez daha ortaya koymuştur. Uygulamayı protesto ediyor Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu olayı incelemeye ve sonuçlandırmaya çağırıyoruz” ifadelerine yer verildi. (15 Nisan 2013)

***

Şiir ve Musiki Günleri’ne ‘Bahar’ geldi

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Basın Müzesi'nde her ayın ikinci cumartesi günü düzenlenen Şiir ve Musiki Günleri’nin bu ayki teması “Şiirimizde ve Musikimizde Bahar, Erguvan, Gül ve Bülbül" oldu. TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir’in yönettiği etkinliğe TGC Üyesi Coşkun Yücedağ ve Şair–Ressam-Bestekâr Mualla Tetik de katkı verdi.

Etkinliğe TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Ergezer Güver, Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Atay’ın aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. 8’de  (15 Nisan 2013)

***

“Gazetecinin temasları örgüt üyeliğine gerekçe sayıldı”

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, gazetecilerin çok çeşitli insanlarla temas ediyor olmasının terör örgütü üyeliğine gerekçe sayıldığına dikkat çekti.

İsveç Yabancı Gazeteciler Derneği üyelerinden oluşan 15 kişilik heyet, TGC’yi ziyaret etti. Ziyarette TGC Başkanı Orhan Erinç, Başkan Vekili Turgay Olcayto, Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Atay hazır bulundu.  İsveç Yabancı Gazeteciler Derneği üyelerinin sorularını yanıtlayan TGC Başkanı Orhan Erinç, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Erinç, “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye’de ifade özgürlüğünün sağlanması için çaba harcamak, gazeteciler arasındaki mesleki dayanışmayı güçlendirmek ve mesleki sorunların çözümü için uğraşan bir örgüt. Türkiye’de var olan en sağdan en sola kadar bütün düşünce alanlarından 3 bin 500 üyemiz var” dedi.

Mesleki haberlere ağırlık veren Bizim Gazete’nin TGC'nin günlük yayın organı olduğunu söyleyen Başkan Erinç, “Basının hafızası konumundaki TGC Basın Müzesi’nde, Türkiye’deki basın yaşamıyla ilgili gerek kişilerin anıları, gerekse başlangıcından bu yana gazetecilik, radyo ve televizyon gibi alanlarda kullanılan araç ve gereçleri sergileniyor” diye konuştu.

Yabancı gazetecilerin ifade özgürlüğü ve tutuklu gazetecilerle ilgili sorularına da yanıt veren Başkan Erinç, şunları söyledi: “2004 yılından bu yana Türk Ceza Yasası, Terörle Mücadele Yasası, Ceza Muhakeme Yasası değiştirildi. Bu değiştirmeler sırasında ifade özgürlüğünü kısıtlayan yeni suç tanımları yapıldı. Türk Ceza Yasası yapılırken 2004’te, biz 26 maddeye ‘İfade özgürlüğüne aykırı suçlar var’ diye karşı çıktık. Bunların değiştirilmesi için milletvekilleri ile toplantılar, seminerler yaptık. İlk aşamada değiştirme olanağını bulamadık. Ama o dönem şaşırdığımız bir şey oldu. Avrupa Birliği (AB) sözcüleri, bu yasa değişikliğini reform olarak nitelendirdi. Bu değerlendirme, yasaları değiştirme çabalarımızı büyük ölçüde engelledi. Fakat biz ısrar ettik. Yasanın yürürlüğe girmesi 2 ay ertelendi. Bu sefer Avrupa Birliği, hükümete ‘Neden ertelendi?’ diye kızdı. Oysa biz, 2 aylık sürede 13 maddede değişiklik yapılmasını sağladık. İkinci değişiklik Terörle Mücadele Yasası’nda yapıldı. Bu değişiklikle sadece gazetecilerin değil, her vatandaşının terörist olarak yargılanmasının önü açıldı. Bu yasa değişikliğiyle şöyle bir uygulamayla karşı karşıyayız. Gazetecilikte en önemli sayılan; gazetecinin kişisel arşivi, haber kaynaklarıyla ilişkileri, telefon defterinde bulunan bilgi alabileceği insanların sayısı suç gerekçesi olarak yorumlanmaya başlandı. Hatta bazı sanıklar için gazete santrallerinin numarası kendi özel numaralarıymış gibi tutanaklara yazılarak gazetecinin çok çeşitli insanlarla temas ediyor olması terör örgütü üyeliğine gerekçe sayıldı.”

Yabancı gazetecilerin Türkiye’de gazeteciliğin statüsü olup olmadığı sorusuna Başkan Erinç, şöyle yanıt verdi: “Gazetecilerin belirli bir ağırlığı var. Belirli bir ağırlığı olduğunu iktidarların gazetecileri sıklıkla suçlamasından, işverenleri ‘Bunu niye çalıştırıyorsun?’ diye uyarmasından yola çıkarsak gazetecilerin belirli bir statüde olduğunu kabul etmek gerekiyor.”

Kürtçe yayın yasağı 1991 yılında kalktı Türkiye’de çalışan gazetecilerin geliri sorusuna ise Erinç, “Ekonomik olarak büyük bir uçurum olduğu söylemek lazım. Toplu iş sözleşmesi olmadığı için asgari ücretle çalışan da var, Boğaz’da yalıda oturacak kadar ücret alan gazeteci de var” şeklinde yanıt verdi. Türkiye’deki üniversitelere bağlı 52 tane iletişim fakültesi bulunduğunu belirten Başkan Erinç, eğitim sistemi hakkında da bilgi verdi. Her fakülteden yılda 100 kişinin mezun olduğu varsayılırsa yılda 5 bin 200 kişinin mezun olacağını anlatan Erinç, bu kadar kişiyi istihdam edecek yayın organının bulunmadığını anlattı. Ayrıca Kürtçe yayınlarla ilgili konuya da açıklık getiren Erinç, Türkiye’de gazete, dergi ve ajanslar için Kürtçe yasağının 1991 yılında kaldırıldığını hatırlattı.

TGC’nin çeşitli uluslararası gazetecilik örgütleri ile işbirliği yaptığını anlatan Erinç, “IPI, FIJ gibi örgütlerle işbirliği yapıyoruz. Azerbaycan Gazetecileri Matbuat Cemiyeti ile de ilişkilerimiz var. Ortak bir çalışma yapmak üzere anlaştık. Ama şimdilik gerçekleştiremedik” dedi. Avrupa Birliği ve halkın bu konudaki düşüncelerine değinen Erinç, “Hükümetin Avrupa Birliği’ne girme konusundaki çabaları son birkaç yıldır zayıfladı. Hem demokratikleşme hakkında hem de Avrupa Birliği’ne girince kazanacakların gerçek olmadığının anlaşılmasının AB’ye girme konusundaki gerilemenin sebeplerinden” diye konuştu.

Psarra, TGC’ye teşekkür etti

Yabancı gazeteciler için TGC Lokali’nde yemek verildi. Burada konuşma yapan Macaristan’dan MTİ Hungarian News Agency Temsilcisi Maria Politidou Psarra, Türkiye’nin çok misafirperver halkının bulunduğunu söyledi.

Geldikleri andan itibaren herkesin kendilerine yardımcı olmaya çalışmalarından duyduğu memnuniyeti dile getiren Psarra, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne ayrıca teşekkür etti.

İşveç Yabancı Gazeteciler Derneği üyelerinin oluşturduğu heyette şu isimler yer aldı:

İsveç Yabancı Gazeteciler Derneği Başkan Yardımcısı, BBC, DW, NTV muhabiri Osman İkiz, İsveç Yabancı Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu üyesi Metin Altınışık, TT Ajansı /Scanpix Görüntü ve Fotoğraf Acentesi Müdürü Erhan Güner, Rusya’dan ITAR-TASS Haber Ajansı Temsilcisi İrina Dergacheva ve Novyje İzvestija Gazetesi Temsilcisi Alexej Smirnov, Macaristan’dan MTİ Hungarian News Agency Temsilcisi Maria Politidou Psarra ve Magyar Nemzet Gazetesi Temsilcisi Zsolt Vasile Alexandru Hegedus, İngiltere Al Hayat Temsilcisi ve İşveç Expressen Gazetesi Muhabiri Kassem Hamade, Filistin’den WAFA Palestinian News and Info Agency Temsilcisi Qais Qadri, Polonya’dan Polityka Gazetesi Temsilcisi Tomasz Walat, Bangladeş’ten The Daily Janakantha Gazetesi Temsilcisi Delwar Hossain, İsveç UR. İsveç Devlet Televizyonu’ndan Rahim Sadigbayli Telmanoğlu, Kamera Press Agency’den Anete Persson, Fotoğraf Ajansı’ndan Alf Mikael Silkeberg, Newsweek’ten Ewa Konoluzuk. (18 Nisan 2013)

***

TGC Başkanı Erinç: İfade özgürlüğü sorunu sürüyor

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) 54’üncüsünü gerçekleştirdiği Geleneksel Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri sahiplerine takdim edildi.

The Marmara Taksim Oteli’nde yapılan törende; TGC Başkan Orhan Erinç, Başkan Vekili Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Ergezer Güver, Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Atay, Yönetim Kurulu üyeleri Recep Yaşar, Orhan Ayhan, Celal Toprak ve Arif Kızılyalın hazır bulundu. Törene ayrıca TGC Onursal üyeleri Dr. Mücahit Atmanoğlu, Prof. Dr. Turgay Atasü ve Dr. Oktay Duran ile TGC Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı Başkanı Selami Turgut Genç, Betül Mardin, Doğan Hızlan’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda gazeteci katıldı. Taşyapı İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Latek Holding A.Ş. desteğiyle düzenlenen ödül töreni, hayatını kaybeden gazeteciler ve basın emekçileri için 1 dakikalık saygı duruşuyla başladı. Sunuculuğunu Başak Şengül’ün yaptığı törenin açılış konuşmasını TGC Başkanı Orhan Erinç yaptı.

Erinç, “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri, 2012 yılında 54’üncü yılına ulaştı. Bu aynı zamanda meslek adına konulan ve gelenekselleşen ilk ödül olma özelliğini de belgelemiş oluyor. Yine bu ödüllerin bir başka anlamı da, Türkiye’deki gazetecilik konusundaki tartışmaların yanı sıra Türkiye’de iyi gazetecilik yapıldığının örneklerinin de bulunduğuna ilişkin bir gösterge oluşturması. O nedenle hem ödüle aday olanları, hem ödül kazananları, hem de övgüye değer bulunan meslektaşlarımızı kutluyoruz” dedi.

Erinç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazetecilik Başarı Ödülleri’nin verilmekte oluşu, gazeteciliğin yapılmakta oluşu, Türkiye’de ifade özgürlüğü sorununun çözüldüğü anlamına gelmiyor. Hepinizin bildiği gibi; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesine gönderme yaparak Türkiye’yi ifade özgürlüğü yönünden eleştirmektedirler. Bu eleştirmeler bir başka nedene de dayandırılmaktadır. Türkiye, dünyada gazetecisi en çok hapiste olan ülkeler sıralamasından ne yazık ki kurtulamamaktadır. Bu, yasalarımızdaki bazı suç tanımlarının genel suç haline getiriliyor olması, yoruma açık olması ve tabii ki 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Yasası ile onu izleyen Terörle Mücadele Yasası ile ilgili Yargıtay içtihat kararlarının henüz oluşmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü yargı katları şu anda kendi yorumlarına göre uygulama yapmaktadır. Ama şu da açık bir durumdur ki; Terörle Mücadele Yasası’nda yardım ve yataklık, propaganda gibi daha az cezayı öngören 6, 7, 8’inci maddeler vardır. 4. Yargı paketiyle görece de olsa buradaki cezalarda indirim ya da suç tanımlarında biraz daha açık tanımlar getirilmiştir. Ben gazeteci ve gazetecilik meslek örgütü yöneticisi olarak bu değişikliklerin uygulanmasından kuşku duyduğumu belirtmek durumundayım. Çünkü bugüne kadar andığım maddelerde var olan suçlar, ne yazık ki uygulanmamış, Cumhuriyet Savcıları davaları terör örgütü üyeliği yönünden açmışlar; terör örgütü üyeliği suçu, katalog suçlar arasında sayıldığından tutuklamalar gündeme gelmiş, meslektaşlarımızın tutukluluk süresinin 6 yıla kadar uzamasına yol açmıştır. O açıdan bu değişikliğin uygulanmasını diliyor ve bekliyoruz. Ama uygulanmazsa yadırgamayacağımızı buradan ifade etmek istiyoruz. Türkiye, Avrupa Konseyi’ne kuruluşundan hemen sonra katılan üye devletlerden biridir. Bu örgütün Bakanlar Komitesi ifade özgürlüğü konusunda bazen yılda 1, bazen de 2 kez toplantı yapmakta. Sözleşmenin 10. maddesini daha geniş bir biçimde yorumlama yolunu seçmektedir. Türkiye de bu toplantılara katılmakta, alınan tavsiye kararlarını imzalamakta. Ama imzalayanlar geri dönmekte, tavsiye kararları Türkiye sınırları içine gelmemektedir. Bu bir çelişkidir.”

Sanatçı Fazıl Say’a verilen cezaya da değinen Erinç, “Bunun son örneğini Fazıl Say’ın mahkumiyetiyle yaşamaktayız. Bir devlet yetkilisi, mahkumiyeti değerlendirirken ‘provokatif olduğu için cezalandırıldığını’ söylemiştir. Aslında Türkiye’nin de imzası bulunan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 2004 yılındaki kararında, ifade özgürlüğünün kullanışında provokatif, saldırgan, abartılı ve tahrik edici görüşlerin de açıklanabileceği konusunu kaleme alarak Türkiye’nin de imzasıyla ülkemize göndermiştir. Ama biz siyaset olarak hukuku kendi açımızdan yorumlamayı tercih eden ülke konumunda olmaktan ne yazık ki kurtulamıyoruz. Şu da bir gerçektir ki; Türkiye’de hukukla siyaset çok sık karşı karşıya gelmekte ve hukukun geçerli olması gerekirken siyaset ağır basmaktadır. Bu da Türkiye’deki hukuk anlayışının eleştirilmesine farklı bir neden oluşturmaktadır. Diliyoruz ki, gelecek ödül törenlerinde bu yakınmalar yerine ifade özgürlüğünde aldığımız yolun övgüsünü yapma olanağını bulalım. Ama bugün ne yazık ki Türkiye’de bunları söylemek zorundayız” diye konuştu.

TGC Başkanı Orhan Erinç’in konuşmasının ardından ödül törenine geçildi. (20 Nisan 2013)

***

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti seçim sonuçları belli oldu

Dört listenin yarıştığı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) seçimlerinin galibi Bağımsız, Bağlantısız, Özgür Gazetecilik Grubu oldu. Yeni Yönetim ve Denetleme Kurulu Turgay Olcayto’nun listesinden oluştu.

Genel Kurulda, Turgay Olcayto’nun Bağımsız, Bağlantısız, Özgür Gazeteciler Grubu, Sedat Bakıcı’nın Emeğe Saygı Grubu, İdris Akyüz’ün Değişim Hareketi Grubu, Seraceddin Zıddıoğlu’nun Merhaba Grubu ve bağımsız adaylar yarıştı.

Yoğun ilginin gösterildiği seçimlere, Türkiye’nin dört bir yanından çok sayıda gazeteci katıldı.

Bağımsız, Bağlantısız, Özgür Gazetecilik Grubu adına konuşan Turgay Olcayto, ekibi ile birlikte yeni dönemde yapacakları projeleri anlattı. Olcayto, gazetecilerin haklarının korunmasından, basın ve ifade özgürlüğüne kadar pek çok konuda çalışmalarının olacağını söyledi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Burhan Felek Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen seçimlerde oy verme işlemi önceki gün saat 17.00’ye kadar sürdü.

Oy kullanma işleminin sona ermesinin ardından sandık kurulu tarafından oy sayımına başlandı. Oy sayımı, gece geç saatlere kadar sürdü. Seçimlerde kullanılan oyların büyük çoğunluğunu Turgay Olcayto’nun listesi aldı. Bağımsız, Bağlantısız, Özgür Gazetecilik Grubu, 11 kişilik yeni Yönetim ve Denetleme Kurulu listesiyle yola devam edecek.

Turgay Olcayto’nun yönetim kurulu listesinde; Vahap Munyar, Sibel Güneş, Gülseren Güver, Ahmet Özdemir, Niyazi Dalyancı, Recep Yaşar, İhsan Yılmaz, Celal Toprak, Kamil Masaracı ve Göksel Göksu yer aldı. Denetleme Kurulu ise Engin Başçı, Ziyneti Kocabıyık ve Nurcan Sabur’dan oluştu. (28 Nisan 2013)