Nisan 2014 Raporu

Gazeteciler,  “Ayın Son Yemeği”nde buluştu

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Lokali’nde düzenlenen “Geleneksel Ayın Son Pazartesi Yemeği”nde yeni üyelere rozetleri takıldı.

Gecede açılış konuşması yapan TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC’nin etkinlikleri ve Mart ayı içinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Genel Sekreter Güneş,

“Meslekte İz Bırakanlar’ toplantısı kapsamında; 20 Mart’ta Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin önceki başkanlarından, Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmenlerinden Cevat Fehmi Başkut, ölümünün 43. yılında anıldı. Türkiye’nin ilk kadın muhabirlerinden ve Türkiye Gazeteciler Cemiyet Önceki Başkan yardımcılarından Vasfiye Özkoçak’ı andık. Toplantıya 70’in üzerinde gazeteci katıldı. Meslekte İz Bırakanlar toplantılarında ustalarımızı anmaya devam edeceğiz” dedi.

Güneş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu ay içinde Bolu Havadis ve Bolu Gündem gazeteleri kapatıldı. TGC Yönetim Kurulu olarak, gazetelerin çalışma ruhsatlarının eksik olduğu iddiasıyla kapatılma kararı alınmasını Anayasa’ya aykırı olduğu için kınadık. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Ankara 5. İdare Mahkemesi’nde Twitter’a erişim yasağının kaldırılması, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından erişimin engellenmesi işleminin iptali için dava açtı. Meslektaşımız Evrensel Gazetesi yazarı ve internet sitesi editörü Mithat Fabian Sözmen, evine giderken yüzü maskeli bir saldırganın demir çubukla saldırısına maruz kaldı. TGS Genel Sekreteri ve İMC televizyonu sunucusu Mustafa Kuleli de evine giderken benzer bir saldırıya uğramış ve yaralanmıştı. TGC, bir açıklama yaparak Emniyet Müdürlüğü’nden ve İçişleri Bakanlığı’ndan olayların sorumlularını en kısa sürede bulmalarını talep etti. Ayrıca Cem TV’ye verilen toplam 9 günlük yayın durdurma cezasının hukukun ölçülülük ilkesine uygun olmadığına dikkat çektik.

Şairleri, yazarları, gazetecileri, halk ozanları, müzisyenleri ve sanatseverleri buluşturan “TGC Basın Müzesi Şiir ve Musiki Günleri” devam ediyor. Ayın 15’inde Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir’in yönettiği etkinlikte, 'Edebiyatımızda ve musikimizde kadın emeği' konusu işlendi, yazarlar ve gazeteciler anıldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 2013 Yılı Geleneksel Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri’ni kazananlar belirlendi. Ayrıca, yerel medyayı desteklemeyi sürdüren TGC’nin KAS ile birlikte düzenlediği ödüllerle yerel basının en iyileri de belirlendi. Mart ayı içinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi Sürekli Basın Kartı Sahibi, Vedat Tayyar Erdamar, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi, 2002 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü ve Basın Şeref Kartı Sahibi Selçuk Emre, 91 yaşında vefat eden TGC önceki Başkan yardımcılarından gazeteci Vasfiye Özkoçak’ı kaybettik. Değerli gazetecileri saygıyla anarken ailesine, yakınlarına ve basın topluluğumuza tekrar başsağlığı diliyoruz.” (2 Nisan 2014)

***

TGC, GÖP Dönem Başkanlığı’nı devretti

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tarafından iki aydır yürüten Gazeteciler Özgürlük Platformu (GÖP) Başkanlığı görevini TGC Başkanı Turgay Olcayto, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç’e düzenlenen törenle devretti.

TGC toplantı salonunda yapılan devir teslim törenine; Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir de katıldı.

TGC Başkanı Turgay Olcayto, yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Türkiye’de gazetecilerin de kutuplaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Gazetecilere Özgürlük Platformu, bu dönem içinde gerçekten bir umut ışığıydı. Çünkü o dönemde birbirlerinin görüşlerine katılmasa da pek çok gazetecilik meslek örgütü, gazetecilerin özgür, bağlantısız haber yapabilmesi için uğraş verdi. Özellikle hedef gösterme açısından büyük bir sıkıntı var. Hâlâ cezaevinde gazeteci bulunması bizi rahatsız ediyor. Gazetecilerin görevlerini rahat yapamaması, zaman zaman korumaların kolluk görevini de üstlenmesi, polisin gösterdiği şiddette gazetecinin korunmaması, toplum olaylarında bizim için büyük bir sorun. Bunun dışında gazetecilerin sendikasız olması da ayrı bir sıkıntı. Bu sektörde sendikal çalışma yapmak pek olası değil. İktidarın sendikalaşma yönünde taraf olması da sıkıntı veren bir olay. Hem Cumhurbaşkanı seçimlerinin, hem de genel seçimlerin olacağı bir döneme gireceğiz. Bu süreçte elbette gazetecilere çok iş düşecek. Çünkü gazeteciler, halka bilgi kanalını açıyorlar. Seçimlerde de gördük, siyasetçiler halkla bağlantı kurabilmek için kendileri beğenmeseler de ekranlara, gazetelere koşuyorlar. Dolayısıyla bizim işimiz gerçekten zor. Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun 2 aydır dönem başkanlığını TGC yürütüyordu. Şimdi bu dönemi daha önceki yıllarda olduğu gibi Basın Konseyi’ne devrediyoruz.” (2 Nisan 2014)

***

TGC Vasfiye Özkoçak’ı andı

Geçtiğimiz ay vefat eden Vasfiye Özkoçak, “Meslekte İz Bırakanlar" toplantılarının onuncusunda anıldı.

TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda yapılan toplantıya; TGC Başkanı Turgay Olcayto, önceki Başkan Orhan Erinç, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Güver, TGC Genel Sekreter yardımcıları Ahmet Özdemir ve Niyazi Dalyancı, TGC Onur Kurulu Başkanı Ergin Konuksever, TGC Balotaj Kurulu Başkanı Muammer Tuncer, TGC Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı'ndan Ahmet Çitoğlu, Basın Konseyi Genel Sekreteri Namık Koçak, İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Suat Gezgin’in de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. Meslektaşları Özkoçak’ı toplantıda söz alarak anlattı.

TGC Başkanı Turgay Olcayto törende yaptığı konuşmasında,

“Vasfiye Özkoçak, mesleğe başladığımda tanıdığım 3 kadın gazeteciden biriydi. Diğerleri Necla Berkant ve Aysel Okan’dı. Muhabirlik alanım dolayısıyla daha çok Vasfiye Özkoçak’la görüşürdüm. Çünkü ben de polis-adliye muhabiriydim. Sonraları 12 Mart duruşmalarında bir yıl boyunca Vasfiye ile her gün beraberdik. Akşama kadar duruşmaları Selimiye Kışlası’nda izlerdik. Hem öğlen hem de akşam haberleri yazdırırdık. Yalnız polis adliye değil üniversite haberlerinde de başarılıydı Vasfiye Özkoçak. Gençlik olaylarında Vasfiye’yi ön saflarda görmek her zaman mümkündü. Nitekim o en yoğun üniversitedeki çalışmalar döneminde en sağdan en sola dönemin genç liderleri Vasfiye’yi tanırlar, güvenirler ve ona konuşurlardı. Vasfiye Özkoçak’ın kendisinden sonra gelen genç arkadaşlara da yol açtığını düşünüyorum. Vasfiye, çok iyi bir dosttu, titiz bir haberciydi, yanlış yapmamak için kılı kırk yarardı. Bunun dışında erkek egemen bir toplumda, güzel bir kadın olarak ayakta kalması, direnmesi, kendisini kabul ettirmesi çok önemliydi” dedi. (2 Nisan 2014)

***

Merdan Yanardağ’dan TGC’ye ziyaret

Ergenekon Davası kapsamında Muğla E Tipi Cezaevi'nde 6 ay hapis yatan gazeteci Merdan Yanardağ önceki akşam Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği Geleneksel Ayın Son Yemeği’ne katıldı.

Toplantıda, TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC Başkan Vekili Vahap Munyar, TGC Başkan Yardımcısı Recep Yaşar, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Güver, Genel Sekreter yardımcıları Niyazi Dalyancı ve Ahmet Özdemir, Yönetim Kurulu üyeleri İhsan Yılmaz ve Kamil Masaracı, TGC Onur Kurulu Başkanı Ergin Konuksever’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi vardı.

Gazeteci Yanardağ, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Ben sadece gazetecilik yaptığım ve muhalif bir çizgide durduğum için tutuklandım. Muğla Cezaevi'nde 6 ay tutuklu kaldım. Türkiye’de gazeteciliğin çok zor bir dönemden geçtiğini biliyoruz. Sansürün ve baskının yeniden güncellendiği, gazetecilik yapmanın giderek cesaret istediği bir dönemdeyiz. Bu dönemde en ağır saldırıya uğrayan gazetecilerden biriydim. Bugüne kadar sadece gazetecilik yaptım ve yargılama sürecinde de gazetecilik faaliyetleri dışında herhangi bir biçimde suçlanmadım. Eğer ben savcının iddianamedeki suçlamalarını kabul etseydim, emin olun değil mahkeme bir ilkokul disiplin kurulu bile bir kınama cezası veremezdi. İnsanlar bu kadar temelsiz, hukuk dışı bir şekilde suçlandı ve yıllarca hapis yattı.”

Yanardağ sözlerini söyle sürdürdü:

“Şimdi bizi yargılayan mahkeme dağıtıldı. Gerekçeli kararını bile yazamadı. 15 günlük bir süre sonunda hepsi başka görevlere atandı. Siyasi iktidar, bu mahkemelerin hukuk dışı karar verdiğini, yargıda bir çetenin olduğunu bunun adının da paralel devlet olduğunu belirtti. Biz 12 yıl sonra, yargıda emniyette bir çete olduğunu öğrenmiş olduk. İnsanları haksız, hukuksuz bir biçimde tertip kurarak tutukladı. Bu dava sürecinde, 17 kişi öldü. ” (2 Nisan 2014)

***

Özkan'ın avukatı komisyona başvurdu

Ergenekon Davası’nın tutuksuz sanıkları gazeteci Tuncay Özkan, emekli Albay Levent Göktaş ve emekli Albay Hüseyin Vural Vural'ın avukatı Hüseyin Ersöz, Adalet Komisyonu Başkanlığı'na dilekçe sundu.

Dilekçede, "Yasaya aykırı olarak; gerekçeli kararı talep eden avukatlara vermeyen, mahkemeye dilekçe sunmak üzere duruşma salonunun bulunduğu binaya gelen avukatların içeri alınmaması talimatı vererek görevlerini kötüye kullanan Ergenekon Davası'na bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında işlem başlatılmasını ve durumun HSYK'ya bildirilmesini talep ederiz" denildi.

Dilekçenin sonuç kısmında, "İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2009/191 sayılı dosyasına ait gerekçeli kararın tarafımıza tebliğini, aksi halde gerekçeli kararın tarafımıza neden tebliğ edilemediğinin bildirilmesini arz ve talep ederiz" ifadesine yer verildi. (3 Nisan 2014)

***

TGC’den yayın yasağına dava

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, yayın organı Bizim Gazete adına Dışişleri Bakanlığı’nda yapıldığı iddia edilen Suriye toplantısının yasa dışı dinlenmesi konusunda verilen yayın yasağına karşı dava açtı.

Dava dilekçesi TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük tarafından İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na verildi.

TGC Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada kararın bu haliyle basın özgürlüğüne müdahale ve “sansür” niteliğinde olduğu için dava açılmasına karar verildiğini belirtti. Açıklamada mahkeme eliyle yapılan sınırlamanın; aynı zamanda demokratik toplumun gereklerine uygun olarak yapılmış bir sınırlandırma olmadığına da dikkat çekildi.

Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi’nin 28 Mart 2014 tarihli kararıyla alınan yayın yasağına karşı açılan davanın dilekçesinde şu noktalara dikkat çekildi:

“Basın bu içeriği değerlendirmek, eleştirmek, ülkenin savaşa sokulması hakkında kamuoyunu bilgilendirmek ve bu konuda yayın yapma hak ve özgürlüğüne sahiptir. Ülke vatandaşları da bu haberleri bilmek, öğrenmek hakkına sahiptirler. Savcılığın yapacağı soruşturmanın gizliliğine halel getirecek herhangi bir müdahale söz konusu olamaz. Savcılık bu dinlemenin kimin tarafından yapıldığı konusunda araştırma yapmakla yükümlüdür. Mahkemenin bu kararıyla amaç ve araç arasındaki orantısallık ilkesi ihlal edilmiştir. Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararında yasağın amacı, ‘Milli güvenliğin, kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması, devlet sırlarının ifşasının önlenmesi’;   aracı ise ‘yayın yasağı’ olarak belirlenmiştir. Oysa ki ses kayıtlarının alenileşmesinden sonra bu hususta gizlilik kalmamıştır, seçimler öncesi alınan bu karar demokratik bir toplumda gerekli olmaktan çıkmıştır. Somut olayda kullanılan araç, yani yasaklama kararı ölçülü olmaktan uzaktır. Müdahalede güdülen amaç kısaca milli güvenliğin korunmasıdır. Oysaki somut olayda ses kaydını bütün dünya dinlemiştir. Ses kaydı içeriğinde önemli bilgiler vardır. Somut olayda; ses kaydı bir kez kamu alanına çıkmıştır. Artık yasaklanması söz konusu olamaz. Kısaca gerçekleri öğrenmek, bilmek herkesin hakkıdır. Bu hak zedelendiğinde gerek yargı hakkında, gerek olay hakkında gerçek olmayan, spekülasyona dayanan bilgiler ortalıkta dolaşmaya büyümeye başlayacaktır ki asıl tehlike de bu olacaktır.  Bu nedenle asıl olan yasak değil,  halkın haber alma hakkının sağlanmasıdır.  Karar bu nedenlerle hukuka ve yasaya aykırıdır. Kaldırılması gerekir.” (4 Mart 2014)

***

TGC, AA muhabirine yapılan saldırıyı kınadı

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, Bayburt Adliyesi'nde haber yapmak üzere bulunan Anadolu Ajansı muhabiri Abdulkadir Nişancı'ya yapılan saldırıyı kınadı.

TGC Yönetim Kurulu’nun açıklamasında şu görüşlere yer verildi:

“Bayburt Adliyesi önünde Milliyetçi Hareket Partisi'nce düzenlenen seçim sonuçlarına ilişkin basın toplantısını takip eden Anadolu Ajansı muhabiri Abdülkadir Nişancı, partili olduğu iddia edilen kişilerin küfürlü ve fiili saldırılarına maruz kalmıştır. Meslektaşımız, saldırı nedeniyle adliye binasına sığınmıştır. Nişancı'ya yönelik bu saldırıyı kınıyoruz. Gazeteciler, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için görev yapmaktadır. Gazetecilerin çalışmalarının engellenmesi basın özgürlüğüne müdahaledir. Bayburt Valisi ve Emniyet Müdürü'nden meslektaşımıza yapılan saldırının sorumlularını en kısa sürede belirleyip, haklarında işlem yapmalarını bekliyoruz.” (5 Nisan 2014)

***

Gazeteci Ayhan Yetkiner anıldı

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) önceki Yönetim Kurulu ve Onur Kurulu üyelerinden gazeteci Ayhan Yetkiner, Topkapı Kozlu Mezarlığı’ndaki kabri başında anıldı.

Anma törenine, TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, TGC Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı Sekreteri ve İstanbul Gazeteciler Derneği Başkanı Engin Köklüçınar, TGC İdare Müdürü Cem Çapanoğlu, TGC üyeleri ile Ayhan Yetkiner’in eşi Hale Yetkiner’in de aralarında bulunduğu sevenleri katıldı.

Törende konuşan TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir; Ayhan Yetkiner’i sevgi, saygı ve özlemle andıkların söyledi.

Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ayhan Yetkiner’in aramızdan ayrılmasının üzerinden 7 yıl geçti. 7 yıl dün gibi… Yetkiner, 1919 yılında Çanakkale’de doğdu. Hukuk Fakültesi’nde öğrenci iken gazeteciliğe başladı. Çıkardığı ‘Merhaba’ adındaki gazete ile basın hayatına atıldı. Yetkiner, Tan, Posta, Yeni Gazete, Son Telgraf, Halk, Dünya, Milliyet, Hakimiyet, Yeni Sabah, Barış gazeteleri ile Sır, Sözcü, Kim dergilerinde, Şark ve Ankara ajanslarında çalıştı. Ulus Gazetesi İstanbul Temsilcisi olarak uzun süre görev yaptı. Sivil toplum örgütlerinde de hizmet verdi. Ayhan Ağabey, sivil toplum örgütlerinde de hizmet verdi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyelikleri, Onur Kurulu üyeliği yaptı. Ayrıca Türkiye Gazeteciler Sendikaları Federasyonu Genel Başkanlığı, CHP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyeliği, Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu üyeliği de yaptı. Bir dönem seçildiği İstanbul İl Genel Meclisi Daimi Encümen Üyeliği görevlerinde de bulundu. 2001 yılında Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü’nü aldı. Basın Şeref Kartı sahibiydi. Yetkiner, 4 Nisan 2007’de tedavi gördüğü SSK Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde vefat etti. Yetkiner, yaşamı boyunca pek çok ülkeyi dolaşarak turizm konularında yazılar yazdı. Beyaz, Kitap, Siyasi Fıkralar Antolojisi, Konuşan Kalemler, İhsani Kimdir?, Nasrettin Hocanın Torunları, Pire Tellal İken, Mustafa Kemallerin Yeni Sesi, Babı-Ali’nin Hatıra Defteri gibi eserleri matbuat dünyasına kazandırdı. Ayhan Yetkiner, eserleriyle yaşıyor ve yaşamaya da devam edecek.” (5 Nisan 2014)

***

Bükreş Üniversitesi öğrencilerinden TGC Basın Müzesi'ne ziyaret

TGC Başkanı Turgay Olcayto ve Genel Sekreter Sibel Güneş, gençlik projesi kapsamında TGC Basın Müzesi’ni ziyaret eden öğrencilere bilgi verdi

Ankara Kalkınma Araştırmaları Derneği, 16’sı Bükreş Üniversitesi’nden olmak üzere 25 öğrencinin katılımı ile gerçekleştirdiği “Medya ve Demokrasi” ana temalı bir gençlik projesi kapsamında, TGC Basın Müzesi’ni ziyaret etti.

Ankara Kalkınma Araştırmaları Derneği Başkanı Ömer Eken koordinatörlüğünde öğrenciler, basın özgürlüğü ve işten çıkartılan gazeteciler konusunda sorular yöneltti.

Başkan Olcayto, öğrencilerin sorularını yanıtlarken;  ülkede basının üzerinde ağır bir baskı bulunduğunu, bununla mücadele etmek için meslek örgütleri olarak gerekli girişimleri yaptıklarını anlattı. Başkan Olcayto, Twitter yasağı için dava açtıklarını, yürütmeyi durdurma kararını sağladıklarını belirtti. Olcayto, gençlerin bu tür olumlu faaliyetlerinin tüm dünyada artık önemsendiğini söyleyerek geleceğe umut ışığı olduklarına vurgu yaptı.

Toplantının ardından “Öldürülen Gazeteciler” galerisi gezildi. (5 Nisan 2014)

***

Bolu’da haftalık gazeteye mühür

Bolu Belediye Başkanı AK Partili Alaaddin Yılmaz üçüncü defa seçimleri kazanırken, seçimlerden bir hafta önce işyeri ruhsatının bulunmaması nedeniyle kapatma kararı verilen 2 yerel gazeteden haftalık yayınlanan Bolu Havadis gazetesinin kapısını mühürledi.

Gazetenin imtiyaz sahibi Mehmet Demirci mühürleme kararının gazetenin yayın politikasıyla ilgili olduğunu belirterek, "Seçim sonrası sussaydık, yazılarımıza devam etmeseydik bunlar olmayacaktı" dedi.

Bolu'nun sokaklarında bilgisayarını alıp gazetesini hazırlayacağını söyleyen Mehmet Demirci, "Bu bizim beklediğimiz bir şeydi zaten. Yarım kalan işlerini tamamladılar. Halktan aldıkları gücü bu şekilde kullandılar ama bizi hiçbir güç susturamayacak" dedi. (5 Nisan 2014)

***

TGC: Marmaris TV’ye yapılan saldırıyı kınıyoruz

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Marmaris Televizyonu haber ekibine Marmaris Otogarı’nda yapılan saldırıyla ilgili yaptığı açıklamada “Marmaris Televizyonu haber ekibine kamuya açık bir alanda, emniyet yetkililerinin de bulunduğu bir toplantıda yapılan saldırı kabul edilemez. Bu ilkel tavrı kınıyor, sorumlularla ilgili işlem yapılması için Muğla Valisi'ni görevini yapmaya çağırıyoruz” denildi.

Açıklamada olayla ilgili şu tespitlere yer verildi:

“Marmaris Televizyonu haber ekibi, 3 Mart Perşembe günü Marmaris Otogarı'nda yapılan bir toplantıyı görüntülemek isterken saldırıya uğramıştır. Olay DHA görüntüleriyle de medyaya yansımıştır. Görüntülerde meslektaşlarımıza saldırı talimatını AKP’den belediye başkanlığına aday olan Doğan Tugay’ın verdiği açıkça görülmektedir. İlçe Emniyet Müdürlüğünden polislerin de bulunduğu toplantıda Doğan Tugay yanındaki adamlara ‘Ne çektiriyorsunuz. Hala çekiyorlar. Alın makinesini. Versinler mahkemeye. Üç ay yatarsınız’ diye seslenmiştir. Doğan Tugay’ın adamları Marmaris Televizyonu Haber Müdürü Hayriye Akkok, kameraman Murat Arıkan ve Özgen Kemer’in üzerine yürümüştür. Kameraman Murat Arıkan ve Özgen Kemer darp edilmiştir. Meslektaşlarımız, Doğan Tugay ile kameramanları dap eden kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.

Kendini hukukun üstünde gören Doğan Tugay’ın bu ilkel tavrını, toplantıda bulunan ve görevi vatandaşın güvenliğini sağlamak olan Marmaris Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin saldırıya seyirci kalmasını kınıyoruz. Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenmesi için görev yapan gazetecilerimize yönelik bu çirkin saldırı emrini veren, saldırıyı gerçekleştiren kişiler ve seyirci kalan polislerle ilgili olarak işlem yapılması için Muğla Valisi’ni göreve davet ediyoruz. Meslektaşlarımıza geçmiş olsun diyoruz.” (7 Nisan 2014)

***

Öldürülen gazeteciler anıldı

Gazetecilik mesleğinin verdiği ilk kayıp olan Hasan Fehmi’nin 6 Nisan 1909’da Galata Köprüsü’nde öldürülmesinden bu yana 105 yıl geçti. Bu süreç içinde 64 gazeteci kurşunlara, bombalara hedef olarak yaşamını yitirdi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), “Öldürülen Gazeteciler Günü”nde ilk basın şehidi Serbesti Gazetesi Başyazarı Hasan Fehmi Efendi’nin Çemberlitaş Divanyolu’nda bulunan II. Mahmut Türbesi’ndeki mezarı başında anma töreni düzenledi.

Bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan törende konuşma yapan TGC Başkanı Turgay Olcayto, özetle şunları söyledi:

“2. Abdülhamit’in 33 yıl süren baskılı döneminden sonra 2. Meşrutiyet’le birlikte Türkiye’de bir basın patlaması yaşandı. 2. Meşrutiyet’ten önce Osmanlı’da 4-5 gazete varken birden bire gazete ve dergi sayısı arttı. İlk başlarda sansür kalkmıştı. Fakat Hasan Fehmi Bey’in köprü üzerinde vurulması Türkiye’de gazetecilere yönelik siyasi cinayetlerin de başlangıcı oldu. Ondan sonra çeşitli dönemlerde tam 64 gazeteci arkadaşımızı siyasi cinayetlere kurban verdik. Hep bildiğiniz gibi Abdi İpekçi’ler, Uğur Mumcu’lar, Çetin Emeç’ler bunun yanında değerli akademisyenler Cavit Orhan Tütengil gibi, Ümit Doğanay gibi, Musa Anter gibi, Savcı Doğan Öz gibi değerli insanları yitirdik. Bu şiddetin nereden kaynaklandığını söylemek çok zor. Türkiye’de basına yönelik şiddet hiç bitmedi. Günümüzde Hrant Dink’ten sonra öldürülen gazeteci olmadı, ama şu anda hâlâ cezaevlerinde 44 meslektaşımız var.

Gazeteciler üzerindeki tehdit bitmiyor. İşten çıkarılan gazeteci arkadaşlarımızın sayısına her gün yenileri ekleniyor. Türkiye, bu açıdan zor bir sürecin içinde. Çünkü gazeteciler mesleğini yapamadığı zaman halkın bilgi edinme, doğru haber alma kanalları tıkanıyor. Dolayısıyla Türkiye’de bu defa fısıltı gazetesi işlemeye başlıyor. Basın özgürlüğü çağdaş demokrasilerin olmazsa olmazlarından biridir. Türkiye bu açıdan bir an önce çağdaş demokrasilerin gereklerine uymak zorundadır. Hangi siyasi parti iktidar olursa olsun, hangi siyasi parti kendi siyasi çizgisini sürdürürse sürdürsün öncelikle basın özgürlüğüne, halkın haber alma kanallarını açık tutmaya özen göstermeli. Bu yapılmadığı sürece; Türkiye gerçeklerden uzakta, kendi kabuğuna çekilmiş bir ülke konumuna gelecek. Bu da son derece zararlı ve Türkiye’ye dış basında, dış politikada itibar kaybettirecek bir olay. Umarız öncelikle Ceza Yasası’nda, Terörle Mücadele Yasası’nda gerekli değişiklikler yapılır.”

Hasan Fehmi Efendi’nin kabri başında yapılan törene; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, TGC Balotaj Kurulu Başkanı Muammer Tuncer, TGC Basın Müzesi Müdürü Saadet Altay ve Nedim Kavuk, TGC İdare Müdürü Cem Çapanoğlu,  Basın Konseyi adına Sevda Kalkan, TGC üyeleri ve gazeteciler katıldı. (8 Nisan 2014)

***

Gazete kapatmaya mahkeme engeli

Bolu Gündem gazetesinin imtiyaz sahibi Süha Alparslan, “İnanılmaz bir süreç yaşıyoruz" dedi

Bolu Belediyesi, ruhsatı olmadığı gerekçesiyle haftalık yayınlanan Bolu Havadis gazetesini kapatmasının ardından günlük yayınlanan Bolu Gündem gazetesini de kapatmak istedi. Zabıtalar, Sakarya İdare Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma kararıyla karşılaşınca herhangi bir işlem yapamadı.

Bolu Gündem gazetesinin imtiyaz sahibi Süha Alparslan, ruhsat için tüm evrakların tamamlanmasına rağmen ruhsatın verilmediğini, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz'ın seçimi kazanmasına rağmen süreci devam ettirdiğini söyleyerek, "Kanun, hukuk, yönetmelik her şey Alaaddin Yılmaz olduğu için halen öç almaya çalışıyor" dedi. Alparslan, ruhsatın verilmemesi nedeniyle mahkemeye başvuracaklarını açıkladı. (10 Nisan 2014)

***

Gazeteci Füsun Erdoğan için Avrupa Konseyi'nde toplantı

Hollanda Parlamentosu (CDA) milletvekili Pieter Omtzigt ve Af Örgütü temsilcisi Sebastian Rietz öncülüğünde kurulan bir heyet, Füsun Erdoğan ve diğer tutuklu gazetecilerin durumunu Avrupa Konseyi üyeleriyle görüşmek için Strasbourg'a gitti. Toplantıda konuşan Füsun Erdoğan’ın avukatı Duygu Sarısoy, müvekkiline polis tarafından komplo kurulduğunu düşündüklerini söyledi. Savcı ve hakimlerin dosyaya konan sahte delilleri soruşturmadıklarını anlatan Sarısoy, Erdoğan'ın sosyalist ve muhalif olmasından dolayı illegal örgüt yöneticisiymiş gibi müebbet hapse mahkum edildiğini belirtti.

Geçtiğimiz Şubat ayında yasalaşan düzenlemeyle tutukluluk süresinin beş yılla sınırlandırılmasına rağmen Füsun Erdoğan’ın yürürlükten kalkan maddeye atıfla 7 yıl 6 aydır yargısız bir şekilde tutuklu bulunduğunu ve serbest bırakılması gerektiğini söyleyen Sarısoy, bu durumun Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin eşitlik ilkesinin ihlali olduğunu belirtti. (BİANET)

Özgür Radyo eski Genel Yayın Koordinatörü ve Bianet yazarı Füsun Erdoğan Eylül 2006'da gözaltına alınmış ve yedi yıl tutuklu kaldıktan sonra 5 Kasım 2013'te yasadışı örgüt yöneticisi olmaktan müebbet hapis, cezasına çarptırılmıştı. (10 Nisan 2014)

***

Gazeteci Kemal Ilıcak anıldı

9 Nisan 1993 yılında hayatını kaybeden Tercüman gazetesi sahibi ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) üyesi Kemal Ilıcak, aramızdan ayrılışının 21. yılında Edirnekapı’daki mezarı başında düzenlenen törenle anıldı. Anma törenine; TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir,  TGC İdare Müdürü Cem Çapanoğlu ve TGC üyeleri katıldı. Törende konuşan TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, “Kemal Ilıcak, bugün her yönüyle örnek bir gazete patronu olarak anılıyor. Hep meslektaşlarının yanında olmuştur” dedi. (10 Nisan 2014)

***

Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri sahiplerini buldu

17. Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlenen törenle sahiplerine verildi.

Törene Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkan Yardımcısı Recep Yaşar ile Yönetim Kurulu Üyesi Göksel Göksu’nun da aralarında olduğu çok sayıda gazeteci ve davetli katıldı.

Jürisini, Ahu Özyurt, Belma Akçura, Celal Başlangıç, Elif Ilgaz, Elif Yılmaz, Fikret İlkiz, Göksel Göksu, Hüseyin Aykol, Kanat Atkaya, Mehmet Güç, Mete Çubukçu, Murat İnceoğlu, Muzaffer Özkurt, Nazım Alpman ve Neşe Düzel’in oluşturduğu Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri, bu sene geçen senelerden farklı olarak iki ‘Jüri Özel Ödülü’ verdi.

Metin Göktepe’nin doğum günü olan 10 Nisan’da verilen ödüller öncesinde Celal Başlangıç moderatörlüğünde gazeteci Ragıp Duran, akademisyen Esra Arsan ve Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek’in konuşmacı olarak katıldığı ‘İktidar kıskacında medya’ paneli düzenlendi.

Ödül töreninde kısa bir konuşma yapan Evrensel Kültür Dergisi Yayın Yönetmeni Aydın Çubukçu, ödül alan gazetecilerin Metin Göktepe gazetecilik ödüllerine değer kattığını, Metin Göktepe Ödülleri’nin de gazetecilere değer katacağını dile getirdi.

Bu sene ‘yazılı haber’ dalında 29 ve 30 Eylül 2013 tarihlerinde Radikal gazetesinde yayımlanan ‘Çocuklarımızı kurtarın/Artık çok geç dönemem’ başlıklı haberiyle İdris Emen, ödülünü gazeteci Deniz Zeyrek’in elinden aldı.

‘Görüntülü haber’ dalında ise CNN Türk’te 28 Şubat 2014 tarihinde yayımlanan ‘Dilan Alp marjinal değilmiş’ adlı haberiyle Ezgi Cankurtaran, ödülünü Evrensel Kültür Yayın Yönetmeni Aydın Çubukçu’dan aldı.

‘Ben sizdenim amirim’ adlı fotoğrafıyla Serkan Ocak’ın kazandığı Fotoğraf Ödülü’nü ise Gazeteci Ragıp Duran takdim etti.

Bu sene iki tane verilen jüri özel ödülünün ilkini ise Gezi Parkı direnişinin simge fotoğraflarından olan ‘Kırmızılı Kadın’ fotoğrafı kazandı. Reuters muhabiri Osman Örsal’ın ödülünü ise Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Göksel Göksu verdi.

İkinci Juri Özel Ödülü ise 18 Mart tarihinde mecliste dört bakan hakkında görülen fezlekeleri canlı yayın ile halka duyuran Melda Onur’un oldu. Melda Onur ödülünü Metin Göktepe’nin annesi Fadime Göktepe’den aldı.

Bu yılın yerel gazetecilik ödülü ise Büyük Torbalı gazetesinde 7 Ocak 2014 günü yayımlanan ‘Arşiv evrakları yakacak oldu’ başlıklı haberiyle Vedat Gökçay’a gitti. Gökçay ödülünü Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe’den aldı.

Ödüllerin ardından her sene olduğu gibi Fadime Göktepe ve Metin Göktepe’nin gazeteci arkadaşları Metin’in doğum günü pastasını kestiler. (12 Nisan 2014)

***

UNESCO'dan gazeteci Ahmet Şık'a ödül

Uluslararası medya çalışanları tarafından oluşan jüri, bu yıl UNESCO Guillermo Cano Dünya Basın Özgürlüğü ödülü için araştırmacı gazeteci Ahmet Şık'ı seçti.

Jüri Şık'a bu ödülün, ifade özgürlüğünün güçlü savunucusu olarak kariyerini insan hakları ihlallerine karşı mücadeleye adadığı için verildiğini belirtti.

UNESCO / Guillermo Cano Dünya Basın Özgürlüğü ödülü UNESCO Yürütme Kurulu tarafından 1997 yılında kuruldu. (12 Nisan 2014)

***

Gazeteciler, İskenderun’da Yerel Medya Zirvesi’nde buluştu

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung (KAS) ile birlikte düzenlediği 70. Yerel Gazetecilikte Meslek içi Eğitim Semineri; Kahramanmaraş, Hatay, İskenderun ile Kilis çevre il ve ilçelerden çok sayıda gazetecinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Toplantı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile haber peşinde koşarken ölen ve öldürülen gazeteciler için 1 dakikalık saygı duruşuyla başladı. Sunuculuğunu Mehmet Mahmutoğlu’nun üstlendiği seminerin açılış konuşmalarını TGC Başkanı Turgay Olcayto ve KAS Türkiye Temsilcisi Colin Dürkop yaptı.

Seminerin açılış konuşmasını yapan TGC Başkanı Turgay Olcayto, şunları söyledi:

“Türkiye’de gazetecilik çok zor bir süreç içinde. Özellikle de sahada çalışan arkadaşlarımız, editöryal bağımsızlığın olmaması nedeniyle siyasi baskılar altında sansürle, oto sansürle boğuşmak zorunda kalıyor. Pek çok meslektaşımız işsiz şu anda. Cezaevlerinde maalesef tutuklu 44 meslektaşımız var. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak arkadaşlarımızı hiç ayırmaksızın cezaevlerinde ziyaret ettik, onlara açılan davaları izledik, hukuki destek verdik. Ülkemizde devletten kaynaklanan yanlış bir tutum var: Yasaklama. Türkiye bilişim çağına girdi. Yasaklarla birtakım şeyleri önlemenin imkânı yok, ama bizim siyasetçilerimiz anlayabilmiş değil. Dışarıdan, kabuğuna çekilmiş bir ülke izlenimi veriyoruz. Sürekli siyasi kavgalar içinde halkı geriyoruz. Elbette basın sektörü de bu durumdan etkiliyor. Bugün gazeteciler büyük bir kutuplaşma içinde. Biz geçtiğimiz günlerde İstanbul’da büyük küçük gazete ayırt etmeksizin 42 gazetenin genel yayın müdürlerine ‘Gazeteciliği kurtarmanın yollarını arayalım’ çağrısında bulunduk. Bu çağrımıza 17 genel yayın yönetmeni yanıt verdi. Bunların içinde iktidara yakın diyebileceğimiz ajanslar, gazeteler de vardı. Sevindirici olan, bu toplantıda birbirine sataşmalar da olsa hiçbir şekilde tartışmalar dostluğu kırmadı. Son derece olgun bir şekilde toplantıyı bitirdik. Seçimden sonra toplantıyı tekrarlamamız istendi. Biz TGC olarak bağımsız, bağlantısız gazeteciliğin özlemi içindeyiz. Sorunların çözülmesi için, birlikte olmamız gerekiyor. Dayanışmaya önem vermeliyiz.”

Konrad Adenauer Stiftung Türkiye Temsilcisi Colin Dürkop ise şöyle konuştu:

“Demokrasilerin vazgeçilmez birer unsuru olan yerel gazeteler, televizyon ve radyolar, bulundukları bölgeler için çok büyük önem taşımaktadır. Ancak medya hakkında konuşulduğunda insanların aklına, ilk olarak genelde yaygın medya, büyük televizyonlar ve köşe yazarları gelir. Neredeyse hiç kimse yerel medya ve yerel gazetecilere değinmez. Oysaki; yerel medya olmadan, insanlar kendi şehir ve beldelerindeki sorunlar, sosyal gelişmeler, kültürel ve toplumsal problemler hakkında bilgi sahibi olamazlar. Demokrasinin temel nedenlerinden biri olan yerel medya kritik bir denetleme görevini yerine getirir. Halkın sesi ve bilgi kaynağıdır. Demokratik katılım sürecinde yol gösterici bir unsurdur. Bundan dolayı vazgeçilmesi mümkün değildir. Her meslekte olduğu gibi yerel gazeteciler ve yerel medyanın da birçok sorunu olduğunu hepimiz biliyoruz.”

Açılış konuşmalarının ardından, 70. Yerel Gazetecilikte Meslek içi Eğitim Semineri’nin ilk oturumuna geçildi.

Moderatörlüğünü TGC Hatay Temsilcisi Mithat Kalaycıoğlu’nun yaptığı oturumda; TGC önceki Başkanı, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Erinç “Medyanın Halleri” başlıklı sunum yaptı.

Erinç şöyle konuştu: “Türkiye’de tek tip bir gazetecilik yok. İletişim fakültelerinde ders veren öğretim üyeleri, gazeteciliği türlerine göre sınıflara ayırıyor. Kimine göre 36 değişik tür var. Kimine göre 9 tür var. Ama ben pratikten bakarak 4’e indirgeyebileceğimizi düşünüyorum. Bunlar; ağır başlı fikir medyası, bulvar magazin medya, militan medya, bir de üçünü bir arada barındırmaya çalışan kitle medyası. Bu türe çok satışlı gazeteler de demek mümkün.”

Kanunlardan kaynaklanan sorunlara da değinen Erinç, “Hem verilen cezalardan, hem yasaklama kararlarından hukuktaki durumumuzun da pek iç açıcı olmadığını söylemek durumundayız. Biraz karamsar bir tablo çizdim ama böyle bir durumdayız. Buna rağmen karamsar olma hakkımız olmadığını düşünüyorum. Mesleğimizin, ilkelerine sahip çıktığımız ölçüde sorunları aşacağımıza olan inancımızı da sizlerle paylaşmak istiyorum” diye konuştu.

TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, “Gazetecilik Etik İlkeleri” başlıklı konuşmasında, “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, gazetecilerin yol haritasıdır. İnançlara, politikalara, partilere göre değişen gazetecilik olmayacağını, evrensel gazetecilik ilkeleriyle mesleğimizi yapmazsak her zaman zora düşeceğimizi ortaya koyan bir bildirge. Bu yüzden Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, mutlaka dikkate alınmalı. Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklardan önce gelir. Gazeteci, ilettiği haber ve bilginin sorumluluğunu üstlenir ve paylaşır. Gazeteci; başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır. İnsanlar, topluluklar ve uluslararasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır. Bu ilkeleri göz önünde bulundurarak mesleğimizi yapmalıyız” dedi.

Türkiye’deki 2013 yılındaki basın özgürlüğü hakkında da bilgi veren Genel Sekreter Güneş, şu verileri paylaştı:

“2013’te toplam 186 gazeteci darp edildi. 106 gazeteci, yazar ve medya çalışanının işine son verildi. 37’si de istifaya zorlandı. Toplam, 143 gazeteci işsiz kaldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2’si gazeteci 29 kişinin ve 11 yayın kuruluşunun açtığı davalarda Türkiye’yi toplam 198 bin 935 Avro (507 bin 417 TL) tazminat ödemeye mahkum etti. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 2013’te televizyonlara 324 uyarı, bin 208 para cezası, radyolara da 124 uyarı ve 92 de para cezası verdi. Paris merkezli Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), 2014 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye 180 ülke arasında 154'üncü sırada.”

TGC Yönetim Kurulu Üyesi-CNNTÜRK muhabiri Göksel Göksu, “Medyada Kadın Olmak” başlıklı konular hakkında katılımcılara bilgi verdi.

Göksu, konuşmasında şu noktalara dikkat çekti:

“Gazetecilerin, gerçekle gerçeği öğrenmek isteyen kitleyi buluşturma görevi var. Fotoğrafın sadece bir yönünü ya da küçük bir bölümünü göstermek değil, genelini kamuoyuna sunmalıyız. Çünkü fotoğrafın genelinde başka bir gerçek var. Tıpkı kadına bakışımız gibi… Medyanın kullandığı dil de bu noktada çok önemli. Eril dil kullanarak cinsiyet ayrımcılığı yapılmamalı. 1960 yılında kadınlar yüzde 44 oranında cinsel obje olarak temsil ediliyor. 2009'da kadınlar yüzde 83 oranında cinsel obje olarak temsil ediliyor. Son 7 yılda kadın cinayetlerinde yüzde bin 400 artış olduğu görülüyor. Cinayetlerin nedenleri arasında 'kıskançlık, etek boyu kısa, camdan baktı, tırnağını uzattı, telefonu geç açtı, tuzluğu uzatmadı, eve geç geldi, boşanma talebi' sayılabiliyor. ABD'de 9 bin kamu çalışanı üzerinde yapılan araştırma, son iki yılda kadın çalışanların yüzde 42'sinin, erkek çalışanların ise yüzde 15'inin zorbalığa uğradığını, bunun kayıp zaman ve verimlilik açısından 180 milyon dolara mal olduğunu ortaya koyuyor” dedi.

TGC Genel Sekreter Yardımcısı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Niyazi Dalyancı, haberin nasıl verileceği konusunda bilgi verdi.

Dalyancı, şunları söyledi: “Gazeteci haberinde gerçeklerle okur arasında köprüyü kurabilmeli. Haberde yorum yapılmaz. Haber yazarken önemli olan haber yazım kurallarıdır. Sansasyondan kaçınılmalı. Haber, özünü verecek cümleyle başlamalı. Yani en önemli, en başta verilmeli. Ayrıntılar önem sırasına göre alt paragraflarda yer almalı. Okurun haberimizin tamamını okumayacağını varsayarak yazmaya dikkat etmeliyiz. Basit,  kısa ve cümle edilgen değil etken çatı olarak kurulmalı. Haberi sözcüklerle boğmamalı. Bir cümledeki bilgiler, başka cümlelerdekilerle çelişmemeli. Amaç okuru bilgilendirmek, kafasını karıştırmak olmadığını unutmamalıyız. Haberin tüm aktörlerine yer vermek gerekir. Okurun kafasında soru yaratılmamalı. Haberle ilgili ön bilgi verilmeli.”

Seminerin ikinci oturumunda İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve TGC Bizim Gazete yazarı Kerim Evren “Haberde dil yanlışları” başlıklı sunumunda şunları dile getirdi:

“İki bin üç yüz elli yıllık tarihi bulunan İskenderun’da olmak mutluluk verici. İskenderun’un adını aldığı kurucusu Büyük İskender, çok iyi bir kitap okuruymuş. Özellikle de Homeros’un İlyada’sını, savaşta bile yanından ayırmazmış. Mustafa Kemal’in de Birinci Dünya Savaşı yıllarında, Büyük İskender gibi henüz otuzlu yaşlarında bir subayken cephede bile kitap okuduğunu, tuttuğu notlardan anlıyoruz. Her iki komutanın, dünya tarihini değiştiren parlak başarılar kazanmalarında, doğuştan sahip oldukları dehâ ile yetinmeyip sürekli okuyarak kendilerini geliştirmelerinin kuşkusuz büyük payı var. Biz gazeteciler için de kültürel bakımdan donanımlı olmak bir görev. Hedef kitlemizle sağlıklı iletişim kurabilmenin yanı sıra, amiyane deyişle ‘kafasını gazetecilerle bozmuş’ iktidarların gizli oyunlarını anlayıp halka anlatabileceğimiz birikime, geniş ufka sahip olabilmemizin biricik yolu, okumak.”

TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, “Yerel Medya ve Basın İlan Kurumu” başlıklı sunum yaptı. Özdemir, şunları söyledi:

“Türkiye İstatistik Kurumu medya araştırması sonuçlarına göre, gazete ve dergilerin yüzde 59’u yerel, yüzde 5,2'si bölgesel ve yüzde 35,9'u yaygın yayın yapmaktadır. Türkiye genelinde 340 gazete, 9 ay içerisinde Basın İlan Kurumu’nda 183 milyon liraya yakın resmi ilan ve reklam alıyor. Türkiye’de yerel basının birçok sorunu var. Gazete okuma oranının düşük olması, halkın isteklerine cevap verilmemesi, yetersiz tirajlar, teknolojilerden yararlanılamama, nitelikli iş gücü bulamama, içerik temini edememe, yaygın basının verdiği bölge ekleri bunlardan bir kaçı. Batılı ülkelerde yerel medya, yaygın medyanın önünde yer alıyor. Örneğin Almanya’da 50 milyon olan toplam gazete tirajının 30 milyonu yerel gazetelere aittir. Bugün Japonya gibi uzak doğunun gelişmiş bir ülkesindeki gazete okuma alışkanlığına baktığımızda, Türkiye’nin bu konuda ne kadar eksik olduğu görülecektir. Japon gazeteleri 1000 kişiye düşen 584 gazete ile dünyada en yüksek dağılım oranına sahiptir.” Özdemir, basının gelir kaynaklarıyla ilgili olarak da şu bilgileri verdi:

“Yerel medyanın iki tip geliri var. Birisi ilân ve reklam gelirleri, diğeri satıştan elde edilen gelirler. Gazete olmanın bütün niteliklerini taşıyan, gazete gibi gazete olanlar elbette var. Onlar, demokrasinin, çoksesliliğin, basın özgürlüğünün çok önemli bir eksenini teşkil ediyor. Her biri gazeteciliğin gerçek okulu olarak yarınların meslektaşlarını yetiştiriyorlar. Ne yazık ki kimi gazeteler var ki, yalnızca resmi ilan almak için çıkıyor. Çıkaranların bir bölümünün asıl işi matbaacılık. Matbaa işi almak için bir araç olarak kullanılanlar var. Bu durum düzeyli, yetenekli, ciddi gazete ve gazetecilere karşı haksızlık olsa gerek.”

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Kemal Erdemol “Medya ve Dış Haberler” başlıklı konuşma yaptı. Oturumun başkanlığını Ses Gazetesi’nden Akın Bodur üstlendi.

Seminer; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto’nun değerlendirme konuşması ve 120 gazetecinin katıldığı sertifika töreni ile sona erdi.

Seminerin ardından yerel basının en iyilerine düzenlenen ödülleri takdim edildi. Törende; haber dalında Serpil Korkmaz’a, sayfa düzeni dalında Tuncay Şükür’e, haber dalı mansiyonu Osman Doğan’a, sayfa düzeni mansiyonu İbrahim Başçı’ya, fotoğraf mansiyonu Tolga Sağlam’a ödülleri verildi. (12 Nisan 2014)

***

Başkan Olcayto: Salt gazetecilik yapan insanlara ihtiyacımız var

TGC Başkanı Turgay Olcayto, “Yerel Medya Semineri” kapanış değerlendirmesinde yerel ve yaygın basının eksikliklerine dikkat çekti.

Başkan Olcayto, “Bir gazetecin her şeyi bilmesi mümkün değil. Her gazetecinin yanında mutlaka bir sözlük, imla klavuzu, iletişimle ilgili iyi yazarlardan çıkmış yapıt olmalı. Çünkü insan belleği çok zayıf. Zamanla birtakım şeyleri unutuyoruz. Geçmişe dönüp yaşananları unutuyoruz. Haberlerimizi çok dikkatli yazmalı ve okumalıyız. İmla kurallarına, hatalarına dikkat etmeliyiz. Dil konusuna önem vermeliyiz” dedi.

Başkan Olcayto sözlerini şöyle sürdürdü:

“Seminerde Suriye meselesi de konuşuldu. Yerel basındaki arkadaşların çok özverili çalışmaları oldu burada. Reyhanlı olayında mahkeme yayın yasağı getirdi. Biz buna itiraz ettik. Bir süre sonra yayın yasağı kalktı, ama bu sırada gazeteciler olayları yakından izleme şansını bulamayarak halka anlatamadılar. İstanbul’da başsavcıya söylemiştim. Bu yasaklama kararları sonuçta kendilerine zarar veriyor, devlete zarar veriyor. Çünkü fiskos gazeteciliği başlıyor. Olandan çok daha abartılı olarak sağda solda yayılmaya başlıyor. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bütün bu koşullar içinde Türkiye’nin karar vermesi gereken bir şey var. Türkiye’de gerçekten çağdaş bir demokrasi mi olacak, yoksa başkanlık rejimi mi, yoksa tek adamın yönettiği bir ülke mi olacak? Başkanın adı önemli değil; önemli olan rejimin adı konulmalı. Türkiye’de hâlâ rejimin adı konulmuş değil. Onun için de gazeteciler görevini çok zor yapıyor.  Ne yazık ki; düne kadar demokrat diye tanımladığımız, kültürlü bildiğimiz arkadaşlar, kaba tabiriyle güce yalakalık yapıyorlar, tapıyorlar. Bu medyamızın bir acısı. Yurt dışında bu kadarı yapılmıyor. Yurt dışında ciddi sendikalar var. Ülkemizde sendikalaşma oranı ise yüzde 1. Bizim yerelde olsun, yaygında olsun birlikteliğimizi korumamız gerekiyor. Salt gazetecilik yapan insanlara ihtiyacımız var. Ben gençlerden umutluyum. Çok ciddi çalışıyorlar. Gerekirse işlerinden oluyorlar ama karşı durmaya devam ediyorlar. Türkiye’de ‘inadına gazeteciliğin’ yapıldığına inanıyorum. İktisatta kullanılan bir deyim vardır. ‘İyi para kötü parayı kovar’ derler. Ben de; iyi gazeteciler kötü gazetecileri kovacak sonunda diye umut ediyorum. Bu umudu yaşatmaya da mecburuz.” (14 Nisan 2014)

***

TGC-KAS Yerel Medya 2013 Ödülleri sahiplerini buldu

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile Konrad Adenauer Stiftung Derneği’nin (KAS), 16 yıldır birlikte düzenlediği Yerel Medya Ödülleri, törenle sahiplerine takdim edildi.

İskenderun-Anemon Otel’deki törene; TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC önceki Başkanı Cumhuriyet Vakfı Başkanı, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Erinç, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC Genel Saymanı Gülseren Güver, TGC Genel Sekreter yardımcıları Ahmet Özdemir ve Niyazi Dalyancı, Yönetim Kurulu Üyesi Göksel Göksu, KAS Türkiye Temsilcisi Dr. Colin Dürkop, TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, Bizim Gazete yazarı Taylan Erten’in de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.

Ödül töreninde konuşan TGC Başkanı Turgay Olcayto, “Yerel Medya Ödülleri’ni çok önemsiyoruz. Yerel basındaki meslektaşlarımızdan yarışmalara daha fazla başvuru bekliyoruz. Bundan böyle yerel basında jüriden en çok puan alan arkadaş hangi il veya ilçedense Yerel Medya Ödülleri’ni o il veya ilçede düzenleyeceğiz. Bu uygulama ilk kez haber dalında ödül kazanan Serpil Korkmaz’ın yaşadığı İskenderun’da yapılıyor. Ödül kazanan bütün arkadaşlarımızı yürekten kutluyorum” dedi.

KAS Türkiye Temsilcisi Dr. Colin Dürkop ise şunları söyledi:

“2014 yerel basın ödül töreninde aynı çatı altında olmaktan dolayı onur duyuyorum. Her sene olduğu gibi bu sene de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte 16. Yerel Gazetecilik Ödülleri;  fotoğraf, sayfa düzeni ve haber dalında gerçekleştirildi. Haber ve sayfa düzeni dallarında 1’er ödülümüz var. Ayrıca her 3 dalda mansiyonlarımız var. Bu arkadaşlarımızın hepsi takdir ve desteği hak etmektedir. Kendilerini içtenlikle kutluyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum. Bizler yerel gazeteciliği desteklemeye devam edeceğiz. Gönül ister ki daha fazla ödül verelim. Bunun için de örnek teşkil edecek çalışmaları tüm Türkiye’ye yayalım. Tabii ki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yardımları ile… Onların desteği bizim için çok önemli. Sayın Turgay Olcayto’nun şahsında tüm yönetim kurulu üyelerine de teşekkür ederim.”

Konuşmaların ardından, TGC ve KAS Yerel Medya Ödülleri, yapılan törenle sahiplerine verildi.

Haber dalında ödül kazanan İskenderun Ekogündem Gazetesi’nden Serpil Korkmaz, ödülünü TGC Başkanı Turgay Olcayto ve KAS Türkiye Temsilcisi Dr. Colin Dürkop’un elinden aldı.

Serpil Korkmaz, “Beni onurlandırarak buraya kadar geldikleri, yerel basını desteledikleri için TGC ve KAS’a çok teşekkür ediyorum. Meslek içi eğitim seminerleri kendimi geliştirmemde önemli bir paya sahip.  Bu ödülü bütün mücadele eden kadınlar adına alıyorum” diye konuştu.

Haber dalında mansiyona değer görülen Osman Doğan, ödülünü TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş’in elinden aldı. Doğan, şunları söyledi:

Dünyada ve Türkiye’de bugünkü ve yarınki gazete için; her gün binlerce gazeteci özgürlüğünü, hayatını tehlikeye atıyor. Geceyi uykusuz geçiriyor. Ateş altında ölümü göze alıyor.

Hayatın, özün, haberin kalbini yakalamak, insanlığa yansıtabilmek için her şeyi göze alıyor. Gazeteler, radyolar, televizyonlar hayatın olmazsa olmaz tamamlayıcılarıdır. Çünkü onlar olmazsa gerçeği bilmeden yaşamak zorunda kalırız. 25 yıldır gazetecilik yapıyorum. Ömrümün yettiği kadar da bu mesleği yapmaya çalışacağım. Beni ödüle değer gören herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.

Sayfa düzeni dalında Karadeniz Gazetesi’nden Tuncay Şükür ödülünü TGC önceki Başkanı Orhan Erinç ve Dr. Colin Dürkop’un elinden aldı.

Sayfa düzeni dalında mansiyona değer bulunan İbrahim Başçı, ödülünü TGC Genel Saymanı Gülseren Güver’in elinden aldı.

Fotoğraf dalında mansiyona değer görülen Tolga Sağlam’ın ödülünü, Karadeniz Gazetesi’nden Tuncay Şükür teslim aldı. (14 Nisan 2014)

***

Karşı Gazetesi yayın hayatına son verdi

9 Şubat Pazar günü yayın hayatına başlayan ve "Yalana Karşı Gerçeğin Gazetesi" sloganıyla okuruyla buluşan Karşı Gazetesi kapandı. İmtiyaz sahibi Turhan Ababey gazete çalışanlarına gazetenin yayın hayatının sona erdiğini açıkladı. Gazetede ilk şok 17 Aralık operasyonunda gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Ali Ağaoğlu'nun tam sayfa ilanının gazetede yayınlanmasının ardından yaşanmış, gazetenin yazarlarından Şebnem Sönmez, Ece Zereycan, İhsan Eliaçık ve Deniz Evin sosyal medya aracılığıyla gazeteden ayrıldıklarını duyurmuştu. Ardından İnsan Kaynakları Müdürü Deniz Çelik ve Reklam Müdürü Saynur Okuroğlu gazeteyle yollarını ayıran isimler olmuştu son olarak ise Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Eren Erdem istifa etmiş, yerine yayın koordinatörü Kutlu Esendemir Genel Yayın Yönetmeni olarak atanmıştı. Karşı gazetesi peş peşe gelen istifa ve işten çıkarılmaların ardından zor duruma düşmüştü. (14 Nisan 2014)

***

"Şiir ve Musiki Günleri" yapıldı

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği Basın Müzesi Şiir ve Musiki Günleri etkinliği, sanatçılar ve sanatseverlerin katılımlarıyla gerçekleştirildi.

Şairleri, yazarları, gazetecileri, halk ozanları, müzisyenleri, sanatseverleri buluşturan “TGC Basın Müzesi Şiir ve Musiki Günleri” devam ediyor. Her ayın üçüncü Cumartesi günü düzenlenen Şiir ve Musiki Günleri, Çemberlitaş’ta bulunan TGC Basın Müzesi’nde yapıldı. TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir’in yönettiği etkinliğe Mualla Tetik ve Erol Aktı katkı sağladı. Aktı, Diyarbakır yöresine ait Suzan Suzi türküsünün hikayesini anlattı. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Aral seslendirdi ve doktora öğrencisi Erhan Uslu bağlamasıyla eşlik etti. Aral, daha sonra Mukim Tahir’den bir Araban gazel ve Hisarlı Ahmet’ten Kütahya türküsü örneği sundu. Erhan Uslu ise tez konusu olan Dadaloğlu bozlaklardan örnek verdi. Dadaloğlu bozlağının arkasında bir Edremit türküsü ile hak ettiği alkışları aldı.

Etkinlikte 96. ölüm yılında Nigar Hanım ve 66. ölüm yılında Sabahattin Ali anıldı. Onlara ilişkin belgeseller sunuldu. Konuk sanatçılar ağırlıklı olarak “Edebiyatımızda ve musikimizde bahar” konulu şiirler, şarkılar, türküler okudu. (20 Nisan 2014)

***

KAFFED’den TGC’ye ziyaret

Kafkas Dernekler Federasyonu (KAFFED) Başkanı Yaşar Aslankaya, halklarının bilgi edinmesinde önemli bir rolü olan medyanın da yardımına gereksinim duyduklarını söyledi.

KAFFED Başkanı Aslankaya ve dernek yöneticileri,  Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret etti. Federasyon yöneticileri, TGC Başkanı Turgay Olcayto ile bir süre görüşerek çalışmaları hakkında bilgi verdi.  Dernek yöneticileri, büyük bir insanlık trajedisi olan Çerkez sürgününün 150. yılında bu acıyı unutturmamak, Çerkez halkına yönelik yapılan trajik bir dönemin hatırlanması adına,  konferanslar düzenleyeceklerini ve dünyaya Çerkezlere yapılan zulmü anlatacaklarını söyledi.

TGC Başkanı Olcayto da tarihte pek çok halkın bu tür kıyımlarla, zulümlerle karşılaştığını, Çerkezlerin de bu gruplardan biri olduğunu ifade etti. Başkan Olcayto, Çerkez zulmünün 150. yılında gazetecilerin; araştırmacı-yazarların, bu konuya eğilmeleri açısından gerekli iletişim olanaklarını kullanmaya çalışacaklarını söyledi. (23 Nisan 2014)

***

Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri sahiplerini buldu

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) 55’incisini gerçekleştirdiği Geleneksel Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri, düzenlenen törenle sahiplerine verildi.

DenizBank’ın desteğiyle düzenlenen ödül töreni, The Marmara Taksim Oteli'nde yapıldı. Tören, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile haber peşinde ölen ve öldürülen basın şehitleri için 1 dakikalık saygı duruşuyla başladı. Sunuculuğunu Başak Şengül’ün üstlendiği törenin açılış konuşmasını TGC Başkanı Turgay Olcayto yaptı.

Başkan Olcayto,  şunları söyledi: “Siyasi tarihimiz boyunca gazetecilik mesleği çok zorlu dönemlerden geçmiş, türlü baskılara göğüs germe durumunda kalmıştır. İkinci Meşrutiyet’ten bu yana dürüst, ilkeli gazetecilik için uğraş veren nice değerli meslektaşımız bu uğurda yaşamlarını kaybetmişlerdir. Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Metin Göktepe, Hrant Dink bir çırpıda aklımıza gelen meslektaşlarımızdır. Salt gazetecilik yapmaktan, düşüncelerini ifade etmekten, kamuoyunu bilgilendirmeye çalışmaktan başka hiçbir suçu olmayan bu meslektaşlarımızı saygıyla anıyoruz. Yazıktır ki; böylesi hain saldırıların arkasındaki sis bulutu günümüze dek dağıtılamamış, kirli cinayetlerin üzerindeki örtü kaldırılamamıştır.”

Gazeteciler üzerindeki baskıya dikkat çeken Başkan Olcayto, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Özellikle geçen 3 yılda başta iktidar olmak üzere tüm siyasetçilerin medya üzerinde yoğun baskı kurduğunu gözlemliyoruz. Yanlışlarının günahını medyaya yüklüyorlar. Devlet sırrı diyerek ülkede yaşanan önemli olayları yurttaşlardan saklamak istiyorlar. Kolluk güçleri marifetiyle hedef gösterdikleri muhabirlere, kameramanlara şiddet uygulayarak gözdağı veriyorlar. Gazeteciler bir yandan Ceza Usul Yasası özellikle de Terörle Mücadele Yasası yüzünden mahkemeden mahkemeye koşuşturmakta, bir yandan da yine bu yasaların bir türlü iyileştirilemeyen maddeleri yüzünden cezaevlerinde çile doldurmaktadır. Halen bu yasaların kurbanı olarak 44 meslektaşımız cezaevinde bulunmaktadır.  Önümüzde bir Cumhurbaşkanlığı seçimi ve bir genel seçim var. Bu ortamda gazetecilere önemli görevler düşüyor. Medyamızın içinde bulunduğu durumu ortaya koymak için bir saptama yapmak istiyorum. İktidar baskısı gazetecinin üzerinde giderek ağırlaşıyor. Muhalif gazeteciler işten çıkarılıyor, gazeteciler kutuplaştırılıyor. Siyasi baskıları içine sindiremeyen değerli gazeteciler işsiz kalmayı yeğliyorlar. İktidarın gazete yönetimlerine talimatla sansür yaptırabildiği ya da kendi meşrebine uygun haber kotarttığı artık saklanamayan bir gerçek. Sosyal medyada yasaklamalar birbirini izliyor. Kamu reklamları gazetelere adaletli biçimde dağıtılmıyor. İktidarın yarattığı korku ikliminden sermaye grupları da etkileniyor ve muhalif gazetelere reklam vermekten kaçınıyorlar. Art arda kapanan ve ücret ödeyemez duruma düşen gazeteler ve televizyonlarda birikmiş ücretlerini, tazminatlarını alamayan yüzlerce basın emekçisi var. Sektörde sendikacılığı tamamen yok etme çalışmaları yapılıyor. MİT yasası nedeniyle artık haber kaynaklarımıza da elveda dememiz gerekecek. Çünkü gazeteci haber kaynağını açıklamama evrensel ilkesi ülkemizde artık tarih oluyor. Sırada Basın Kanunu kapsamına alınmak istenen internet yasası var. Peki, biz gazeteciler, sıkça değişen gündemi izlerken, tüm bunların ne kadar farkındayız? Özgürlük alanımız bu denli kısıtlanırken, düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engeller giderek çoğalırken, neden mesleğimizi korumak için birleşemiyor, bütünleşemiyoruz? Örgütlü olmaktan neden korkuyoruz? Meslek örgütlerine üye olalım. Yasakların birbirine eklemlenerek çoğaldığı bir toplumda gazetecilik yapılabilir mi? Gelin sevgili meslektaşlar çuvaldızı başkasına batırırken iğneyi kendimize batıralım. Özgür ve bağlantısız gazetecilik için birlik olalım. Özgür ve bağlantısız gazeteciliğe ihtiyaç var. Basını özgür olmayan kamuoyunun haber alma, bilgilenme kanallarına yasak getirilen, düşünceyi ifade etmenin cezalandırıldığı, sansürün, oto sansürün kol gezdiği bir ülkede çağdaş bir demokrasiden söz etmek elbette olanaksızdır.  Gazeteciliği işte bu ağır ve zor koşullar altında türlü güçlüklerle yapan meslektaşlarımızı, ödüle değer görülen haberleri, araştırma ve köşe yazıları, fotoğraf ve kamera çalışmaları, belgesel ve TV programları, radyo çalışmaları nedeniyle şimdiden yürekten kutluyorum. Sorumlu ve titiz çalışmalarına tanık olduğum seçici kurul üyelerini de ayrıca kutlamak istiyorum.” (26 Nisan 2014)

***

GÖP: Kamuoyunun gerçekleri öğrenme hakkı engellenemez

Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) bir açıklama yaparak Sol Gazetesi’ne açılan davayı kınadı.

GÖP açıklaması şöyle: “Evinde ayakkabı kutusu içinde 4.5 milyon dolar bulunan Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın, "Adil Yargılamayı İhlal" gerekçesiyle Sol Gazetesi hakkında açtığı davada, Yazı İşleri Müdürü Hafize Kazcı için, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istenmesi, açıkça sansürdür.

Dava konusu olan, “AKP’ye yolsuzluk operasyonu”, “İran’a altın ihracatı da operasyon kapsamında”, “Hükümet istifa”, “Bakanların oğulları ve Zarrab tutuklandı”, “Yandaş basın Halkbank’tan para istedi” ve “Milyon dolarlarınız yoksa ayakkabı kutularınızla neler yapabilirsiniz” başlıklı haberler; 18 - 29 Aralık 2013 tarihleri arasında yayımlanmıştır. Oysa İstanbul 2.Asliye Ceza Mahkemesi, dosyayla ilgili yayın yasağı konulmasına, 21 Ocak 2014 tarihinde karar vermiştir. Halkın gerçekleri öğrenmesi adına, kamu görevi yapan basının haber yapmasını engelleyecek kararlar alınırken, önceliğin kamuoyunun bilgilenme hakkı olması gerektiğini “bir kez daha” hatırlatıyoruz.” denildi. (26 Nisan 2014)