Eylül 2014 Raporu

Yazılı basında erkek egemenliği sürüyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan 2013 Yazılı Medya İstatistikleri verilerine Kasım 2013 itibariyle, yazılı medyanın yayın, basım ve dağıtım bölümlerinde toplam çalışan sayısı 66 bin 374. Bunun 46 bin 54'ü ile yüzde 69.3'ünü erkekler oluşturuyor. Yazılı medyada çalışan toplam kadın sayısı ise 20 bin 320. Ayrıca TÜİK'in 2012 yılına ait verilerine göre, yazılı basında sarı basın kartlı gazetecilerin yüzde 78.22'si erkek.

Yerel ve bölgesel gazeteler hariç ulusal gazetelerin genel yayın yönetmenlerine bakıldığında, bu koltuklarda iki gazete haricinde, erkeklerin oturduğu göze çarpıyor. Ulusal gazeteler arasında yalnızca Taraf gazetesi ve Özgür Gündem gazetesinin genel yayın yönetmenleri kadın.

TÜİK'in açıkladığı verilerde Türkiye genelindeki gazete ve dergilerin yayın bölümünde çalışan gazetecilerin sadece yüzde 56'sının 4 senelik üniversite mezunu olduğu göze çarptı.

The Wall Street Journal Türkiye'ye konuşan ve verinin toplanması sırasında alan uygulamasında da çalıştığını ifade eden TÜİK yetkilisi bu oranın genellikle yerel medya çalışanlarından dolayı bu kadar düşük çıktığını öne sürdü. "Yerel medyada maalesef kalifiye eleman konusunda bazı eksiklikler bulunuyor. Ancak yerel medya kuruluşları genelde maksimum 1,000 tirajlı gazetelerden oluşuyor. Bunların hazırlanmasında çok fazla kalifiye elemana ihtiyaç duyulmuyor," şeklinde görüş bildirdi.

Yazılı basının hem yayın hem de basım ve dağıtım bölümlerinde çalışan kadınların sayısındaki azalma, erkeklere kıyasla dafa fazla olsa da, yayın bölümlerinde çalışan erkeklerin sayısındaki düşüş, kadınlara kıyasla iki kat daha hızlı gerçekleşti.

Yazılı medyanın yayın bölümlerinde çalışanların erkeklerin toplam çalışanlarına oranı yüzde 64. Gazete ve dergilerin yayın bölümünde çalışan erkek gazeteci sayısı 2012 yılında 54 bin 798'ken 2013 yılında 51 bin 843'e düştü. Yayın bölümünde çalışan kadın gazeteci sayısı ise 2012 yılındaki 18 bin 891'den 2013 yılında 18 bin 332'ye geriledi. Böylece 2012'den 2013 Kasım ayına kadar toplamda yazılı basının yayın bölümünde çalışan gazeteci sayısı 3 bin 514 azaldı.

Gazete ve dergilerin en ağırlıklı içerik türüne göre sayısına bakıldığında kurumsal, moda, magazin ve alışveriş içerikli yayınların sayısında önceki yıla göre ciddi artış görülürken edebiyat-tarih, sanat, kültür-turizm ve bilim içerikli yayınların sayısı düştü. Bu sırada 2009 yılında ekonomi-ticaret-finans içerikli yayınların sayısı 215'ken 2013'te bunun 237'ye çıkması dikkat çekti.

Sektör temsilcileri yazılı basındaki erkek egemenliğinin basının diline de yansıdığını belirtiyor.

The Wall Street Journal Türkiye'nin sorularını yanıtlayan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, TÜİK verilerinin konuşulan basın emekçilerinin sorunları için de önemli yer alan bir konuyu belgelediğini söyledi. Olcayto, "Bu durum Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden tutun devletin tüm kademelerine ve tüm kurumlarına yansıdı. Erkek egemenliği medyanın da olmazsa olmaz dilidir. Bu dili temsil eden yöneticilerin de kadın olması gazete patronları tarafından birkaç deneme hariç hiç düşünülmedi. Gazetelerde bugün sizin de belirttiğiniz gibi iki kadın genel yayın yönetmeni var" dedi.

Olcayto, özellikle yaygın basında kadın yöneticilerin az olduğunu, ancak "yerel basında bu oran hem sahiplik hem de yöneticilik açısından sevindirici boyuta ulaştığını" söylüyor.

Ulusal gazetelerin üst kademelerinde kadınların çok az sayıdaki varlığının, kadınların bir tercihi mi, yoksa imkân verilmemesinden mi kaynaklı olduğuna ilişkin soruya ise Olcayto, şöyle yanıt verdi:

"Kadın gazetecilerin yazılı ya da görsel basında yer almak istemediklerini düşünmüyoruz. Tersine günümüzde kadın gazeteciler arasında hem sayıca hem nitelik açısından çok bilgili ve yetenekli editörler, muhabirler ve yazarlar var. Sorun onlar istese de üst kademelerde göreve getirilme şansı onlara verilmiyor."

Yazılı basında çalışan kadınların sayısı, internet ve televizyonlara kıyasla çok daha az. Gazetelerde genel yayın yönetmenliği ve yazı işleri müdürlüğü gibi üst konumlarda kendine yer bulmakta sıkıntı çeken kadınlar, gazetelerin internet siteleri ya da internet haber sitelerinde kendilerine daha fazla yer bulabiliyor.

TGC Başkanı Olcayto bunu da şöyle yorumladı:

"Sosyal Medya kadınlar için daha rahat bir ortam. Erkek yöneticilerin baskı uygulamadığı, mobing yapmadığı rahat bir çalışma alanı. Çoğu kadın gazeteci de kendi uzmanlık alanına göre, kendi portallarını kurarak sosyal medyada boy gösteriyor. Oysa gazetelerde her konuda olduğu gibi kadınların yetenekleri ne olursa olsun barınmaları pek olası görünmüyor. Erkek toplumunun çoğunlukta olduğu konumlarda kadınların çeşitli sorunlarla karşılaştığı bilinen gerçeklerdir. Sosyal medya tercihi bu açıdan kadınlara daha çekici gelebilir."

Yaygın basında erkeklerin uzun yıllardır benzer oranlarda üstünlük sağlamasına rağmen, Olcayto bu konuda umutlu görünüyor ve yıllar alacak olsa da, er ya da geç kadınların basın mesleğinde yönetim kademesine ulaşacaklarını ve şimdiden bunun küçük de olsa sinyalleri olduğunu belirtti. (3 Eylül 2014)

***

Türkiye’nin internet erişim karnesi zayıf

Birleşmiş Milletler öncülüğünde toplanan Uluslararası İnternet Yönetişim Forumu Türkiye’de yapılıyor. İnsan hakları örgütleri ve STK’lar Türkiye’nin internette ifade özgürlüğü politikalarını eleştirdi.

İnternet forumuna ev sahipliği yapan Türkiye’ye, uluslararası insan hakları kuruluşlarından internet ve ifade özgürlüğü karnesinin kırık notlarla dolu olduğu açıklaması geldi. Uluslararası Af Örgütü, İzmir’de Gezi eylemleri sırasında tweet atmaktan yargılanan 29 kişiyi hatırlatarak, suçlu bulunmaları halinde sosyal medya kullanıcılarını “düşünce mahkûmu” sayacağını açıklarken, İnsan Hakları Örgütü (Human Rights Watch-HRW) da, Türkiye’nin internette ifade özgürlüğü konusundaki karnesinin “oldukça kötü” olduğunu söyledi.

Uluslararası Af Örgütü yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bir yandan İnternet Yönetişimi Forumu’na ev sahipliği yaparken bir yandan da hükümetin Twitter’da eleştiri yapanları kovuşturmaya tabi tutması oldukça ikiyüzlü bir durum” ifadelerini kullandı.

HRW’nin internet araştırmacısı Cynthia Wong, “Türkiye’deki hükümet partisi, politikalarına yöneltilen eleştirilere internet sansürünü artırarak ve sosyal medya kullanıcıları hakkında soruşturma açarak yanıt verdi” dedi.

Wong, foruma katılan delegelerin Türkiye’nin internet hakları konusundaki “geriye doğru giden” yaklaşımına gözlerini kapamaması gerektiğini söyledi. HRW Türkiye’ye internet sitelerini kapatmaktan vazgeçmesi, sosyal medya kullanıcılarını soruşturmaktan vazgeçmesi ve Anayasa Mahkemesi’nin yeni internet kanunundaki suiistimale mahal veren hükümleri reddetmesi çağrısında bulundu. (4 Eylül 2014)

***

Ukrayna’da kaybolan gazeteci için kötü haber

Ağustos ayı başında Ukrayna’da kaybolan “Rossiya Segondya” haber ajansının foto muhabiri Andrey Stenin’in bir ay önce Donetsk’te aracına açılan ateş sonucunda hayatını kaybettiği öğrenildi.

Rossiya Segondya haber ajansının Genel Müdürü Dmitri Kiselev yaptığı açıklamada, “Meslektaşımız foto muhabiri Andrey Stenin hayatını kaybetti. Kendisinin ele geçirildiği, Ukrayna askerleriyle takas etmek istedikleri gibi Ukrayna’dan duyduğumuz haberlerin hepsi yalan çıktı. Stenin Donetsk yakınlarında aracına açılan ateş sonrasında hayatını kaybetti” ifadelerini kullandı. (4 Eylül 2014)

***

Gazeteciler IŞİD vahşetinin kurbanı

IŞİD terör örgütü tarafından ABD’li serbest gazeteci Steven Sotloff’un infazına ilişkin olduğu iddia edilen bir görüntü internette yayınladı.

Suriye’de iç savaşı haberleştirirken IŞİD militanları tarafından rehin alınan ABD’li serbest gazeteci Sotloff’un öldürüldüğü iddia edildi. IŞİD tarafından internete konan görüntülerde ABD’li gazetecinin yanında duran maskeli bir kişi, İngiltere’nin IŞİD’e karşı ABD ile işbirliğini sonlandırmaması durumunda David Haines isimli İngiliz bir rehinenin de öldürüleceği tehdidinde bulunuyor.

31 yaşındaki Floridalı gazetecinin geçen yıl Ağustos ayında IŞİD militanları tarafından rehin alındığı belirtilmişti. IŞİD tarafından daha önce yayınlanan videoda Sotloff’un kaderinin Başkan Obama’nın elinde olduğu kaydedilerek, IŞİD’e yönelik ABD operasyonlarının durmaması halinde gazetecinin öldürüleceği uyarısı yapılmıştı. (4 Eylül 2014)

***

TGC, İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk'u andı

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, meslekte iz bırakan usta isimleri düzenlediği toplantılarla anmayı sürdürüyor.  Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Meslekte İz Bırakanlar toplantılarının 11.sinde TGC üyelerinden Cumhuriyet Gazetesi’nin imtiyaz sahiplerinden gazeteci İlhan Selçuk ve karikatürist Turhan Selçuk anıldı. Çemberlitaş’ta bulunan Basın Müzesi’nde düzenlenen toplantıya; TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC Yönetim Kurulu Üyesi Kamil Masaracı, TGC Balotaj Kurulu Üyesi Haşmet Levent Yavuz, Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk, Cumhuriyet yazarlarından Meriç Velidedeoğlu ile Güray Öz’ün de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.

Toplantı, TGC Başkanı Turgay Olcayto’nun açılış konuşmasıyla başladı. Başkan Olcayto, şunları dile getirdi:

“İlhan ağabey gerçekten bizim ağabeyimizdi. İlhan ağabeyi elbette Cumhuriyet’ten çok yakın tanıyorduk; ama İlhan ağabey ile görüşlerimi değiştiren bir 12 Mart yaşandı. O zamana kadar İlhan ağabey,  benim için iyi bir gazeteciydi, usta bir yazardı.  12 Mart’ta gördüğüm İlhan ağabey ise düşüncelerinden hiçbir şekilde ödün vermeyen, en zor koşullarda bile dimdik ayakta duran bir insandı. O zaman hayran olmuştum kendisine. Sonra bunu kendisine de ifade ettim. İlhan ağabey, o zor dönemlerde, duruşu ve yazılarıyla okurlarına ve hepimize umut ışığı oldu. Gazetecilere, örnek gazeteciliğin, köşe yazarlığının nasıl yapılacağını; kısa yazarak çok şeyin nasıl anlatılacağını öğretti. O bakımdan kendisini şükranla anıyorum. Turhan ağabey de yine benim hayran olduğum çizerlerden biriydi. İki kardeşin de Türkiye basına yaptığı katkılar unutulmayacak.  Turhan Selçuk’un Abdülcanbaz’ı bundan sonraki kuşakların da gözdesi olacak. Türkiye’de demokrasicilik oyunu devam ettiği sürece tabii Abdülcanbazlar çıkacak.”  (10 Eylül 2014)

***

Basın İş Kanunu’na yeni düzenleme hazırlığı

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 16 gazetecilik meslek örgütü ve medya kuruluşlarıyla ilk kez bir araya geldi. Toplantıya, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto da katıldı. Akdoğan’ın yaptığı toplantıda; İnternet Kanunu ve 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nda yapılması planlanan değişiklikler ön plana çıktı. Akdoğan, Türkiye’deki ulusal ve yerel bazlı yayın yapan gazete, dergi ve radyo sayısının 8 binin üzerine çıktığını ve bu kuruluşlarda 100 bini aşkın gazetecinin görev yaptığını belirtti.

Akdoğan, internet medyasına yasal statü sağlayacak olan düzenlemenin son aşamaya geldiğini ve Ekim ayı içinde TBMM’de ele alınacağını açıkladı. Akdoğan, “Şimdi önümüzde internet yayıncılığı ile ilgili bir kanun düzenlemesi var. Sektör temsilcileriyle birlikte çalışılarak bir taslak oluşturuldu. Bu, komisyondan geçerek Genel Kurul’a da indi. Meclis açıldıktan sonra bunun yasalaştırılması konusunda gayretlerimizi sürdüreceğiz. Bununla birlikte internet medyasında yaşanan sıkıntı kısmen de olsa hafifletilmiş olacak ve internet haber portallarında resmi ilanların yayınlanması da mümkün olacak. Bugüne kadar çok adım atılmış olabilir ama daha yapacak çok işimizin olduğunu da biliyorum.”

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘’Buradan ben, gazeteci arkadaşların çalışma koşullarını ilgilendiren bir duyuruda da bulunmak istiyorum. Ülkemizde uygulanmakta olan iş mevzuatı gazeteciye özel bir önem veriyor. İş Kanunu’na ek olarak, 5953 sayılı Basın Kanunu da ilişkilendirilmiş durumda. İki kanunun aslında koruması altında. Ama bu 1952 yılında çıkan iş kanunu, zaman geçmesine rağmen, şartlar değişmesine rağmen çok boyutlu olarak tartışılmış değil taraflarca. İlgili kanunun sektörün ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalabildiği, birtakım sıkıntıların, sorunların gündeme geldiğini de görüyoruz. Bu yüzden Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğümüz, Basın İş Kanunu’nun sizlerin ihtiyaçlarını giderecek şekilde düzenlenmesi için İstanbul’da, Ankara’da ve Erzurum’da üç çalıştay düzenleyecek. Bundan sonra, yani sizlerin de sektör temsilcilerinin, akademisyenlerin, tüm tarafların görüşleri alınarak bir taslak hazırlanacak, daha sonra Meclis’in gündemine sunulacak.”

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’na ilişkin, Adalet Komisyonu görüşmeleri sırasında itirazlarını bir rapor halinde Komisyon’a sunmuştu. Adalet Komisyonu’ndaki görüşmelerde konunun önemi nedeniyle Tasarının Alt Komisyona havale edilerek görüşülmesi gerektiği ve Tasarının basın özgürlüğünü engelleyecek maddelerinin tasarı metninden çıkarılması yönünde görüş bildirmişti. (13 Eylül 2014)

***

Gazetecilerin en önemli sorunu: Oto sansür ve işsizlik

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Demokrasi Denetçileri Derneği’nin düzenlendiği “Medya Bağımsızlığı ve Türkiye Demokrasisi” başlıklı toplantıda gençlerle bir araya geldi. Toplantıya; Demokrasi Denetçileri Derneği Yönetim Kurulu üyelerinden Kadir Yıldırım, Aydan Güler’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. Toplantıda Başkan Olcayto, gençlerin merak ettiği sorulara yanıt verdi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti hakkında bilgi veren Başkan Olcayto, şunları söyledi:

“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 1946 yılında Türkiye’nin tek partili dönemden çok partili döneme geçiş sancılarının olduğu bir dönemde kuruldu. O günden bugüne dek Türkiye Gazeteciler Cemiyeti,  tarafsız ve bağlantısız konumunu korumaya özen gösterdi. Hem siyaset kuruluşlarına hem de sermaye gruplarına karşı bağımsızlığını korudu. Aynı özeni demokratik seçimlerle gelen yönetim kurulları da devam ettirdi.”

Başkan Olcayto, basın özgürlüğü ile ilgili sorulara şu yanıtı verdi: “Basın özgürlüğü; halkın bilgi edinme, gerçekleri öğrenme hakkıdır. Çağdaş demokrasilerin en temel güvencesi basın özgürlüğüdür. Uzun bir süredir, Türkiye’de halk doğru haber alma ve gerçeği öğrenme hakkından yoksun. Roboski, Reyhanlı, Soma’da gerçekler halktan gizlendi.”

Basındaki sorunlarla ilgili soruya ise Başkan Olcayto, “Sansür, oto sansür, iktidara muhalif gazetecilerin patronaj kesimi tarafından işten çıkarılmaları, birbiri ardına kapanan ya da küçülen gazeteler günümüz basın sektörünün başlıca sorunlarını oluşturmaktadır”  şeklinde yanıt verdi.

Başkan Olcayto, sahada çalışan gazetecilerin sorunlarına şu şekilde yanıt verdi: “Gazeteciliğin bir başka zorluğu da sahada koşuşturan muhabir, kameraman, foto muhabirlerinin yaşadığı trajedidir. Çünkü onlar hem okurlarına iyi bir şeyler vermek için sahada uğraş verirler, bir yandan da editöryal kesime takılırlar. Zaman zaman çalıştıkları kurumlar nedeniyle halktan tepki görürler. Hâlbuki gazeteci, işini yapıyordur.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumlulukları Bildirgesi’nin önemine vurgu yapan Başkan Olcayto, “TGC Hak ve Sorumlulukları Bildirgesi, 1998 yılında kabul edildi.  Hem gazetecilere yol haritası olurken hem de etik açından mahkemelerde referans kabul ediliyor” dedi.

“Gelecek adına umutsuz değilim” diyen Başkan Olcayto, ana akım medyada yer almayan pek çok haberin sosyal medyada yer aldığını belirtti. Başkan Olcayto, sosyal medyada çok değerli yazarların, gazetecilerin bulunduğunu ve kaleme aldıklarıyla halka gerçekleri ulaştırmaya çalıştıklarını söyledi. (15 Eylül 2014)

***

Türkiye’de internet yasakları zirve yaptı

2006’da Türkiye’de 4 internet sitesi yasaklanırken 2014’te bu sayı 51 bine fırladı. Yeni Torba Yasa ile her yıl yüz binlerce sitenin ya da içeriğin yasaklanması bekleniyor.

Son 9 yılda Türkiye’de erişimi engellenen internet sitelerinin sayısı 51 bini aştı. İnternet yasakları Özellikle Gezi olaylarının yaşandığı 2013’te zirve yaptı. Meclis’ten geçen hafta geçen torba yasa ile birlikte yasaklar daha da artacak.

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) mahkeme kararı olmaksızın site kapamaları ve engellemeler yapabilecek. Değişiklik ile İnternet Yasası’na, daha önce hiç düzenlenmemiş yepyeni bir yetkilendirme getirildi. TİB Başkanı, milli güvenlik, kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi nedenlerinden birinin varlığına kanaat getirirse 4 saat içinde istediği sayıda internet sitesine erişimi kapatabilecek. Aksi yönde bir mahkeme kararı çıkmaz ise yasaklılık durumu sürekli olacak. (16 Eylül 2014)

***

GÖP dönem başkanlığı TGS’de

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel başkanı Uğur Güç, Gazeteciler Özgürlük Platformu (GÖP) dönem başkanlığını Basın Enstitüsü Derneği’nden devraldıklarını açıkladı. Güç, yazılı açıklamasında, cezaevindeki gazetecilere sahip çıkacaklarını, bağımsız gazeteciliğin desteklenmesi için çalışmalarda bulunacaklarına dikkat çekti.  TGS Genel Başkanı Güç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeni dönemde meclise gelecek olan 212 yasasında yapılmak istenen değişikliklerle, kazanılmış hiçbir hakkın tırpanlanmaması, ödenmeyen ücretlere ve fazla mesaiye uygulanan günlük yüzde 5 gecikme faizinin kaldırılmaması için yasa yapım sürecinin parçası olacağız.” (17 Eylül 2014)

***

Hrant Dink ödülü sahiplerini buldu

2014 Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nü, işkenceye karşı yıllar boyunca süren mücadelesinden dolayı Şebnem Korur Fincancı ve silah ticareti, nükleer santraller, insani hukuk ihlallerine karşı bireysel mücadele veren Birleşik Krallık’tan Angie Zelter aldı. Olgun Şimşek’in sunuculuğunu yaptığı törende, açılış konuşmasını, Hrant Dink Vakfı Başkanı Rakel Dink yaptı. Gecenin açılışını Keesher Bar isimli eseriyle yapan Ara Dinkjian, açılış konuşmasının ardından Ari Hergel ile birlikte sahne alarak bir müzik dinletisi sundu. Ödüllere geçilmeden önce “Işıklar” adı altında, dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’de, attıkları önemli adımlarla geleceğe dair umudu çoğaltan kişi ve kurumların selamlandığı bir video gösterildi. (17 Eylül 2014)

***

“Yeni internet yasası sansürü derinleştiriyor”

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch - HRW), Türk makamlarına çok geniş yetkiler veren yeni yasa değişikliklerinden geri dönülmesini istedi.

HRW’den yapılan açıklamada, “Yeni düzenlemeler Türkiye'de halen var olan internet sansürünü derinleştiriyor, internet kullanıcılarına yönelik izleme ve gözleme faaliyetlerini artırıyor ve özel yaşamın gizliliği hakkını ihlal ediyor” denildi. Açıklamada, "Bu tür bilgiler çevrimiçi faaliyetlere ilişkin son derece mahrem ayrıntıları açığa çıkarabilecek ve insanların politik fişlenmesine olanak sağlayacak nitelikte" ifadelerine yer verildi.

Söz konusu torba yasayla getirilen ilk düzenlemede, TİB başkanlığına "millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi" gibi gerekçelerle, web sitelerine erişimi 4 saat içinde engelleme yetkisi veriliyor. Engelleme kararının 24 saat içerisinde bir sulh ceza hakiminin onayına sunulması, hakimin kararını 48 saat içerisinde açıklaması gerekiyor.

HRW’ye göre, mahkemelerin hükümetten gelen talepleri çok fazla, hatta hiç incelemeden kabul etme eğilimi içinde oldukları biliniyor. Bu da TİB kararlarının mahkeme tarafından gözden geçirilmesinin hak ihlallerine karşı etkili bir güvence sağlayıp sağlayamayacağı konusunda kuşkular doğmasına neden oluyor.

İkinci düzenleme ise, TİB'e internet kullanıcılarına ait çevirim içi tarama geçmişi, ziyaret edilen web siteleri ve kullanıcıların yazıştıkları e-posta adresleri gibi üst verileri merkezi olarak muhafaza etme görevi veriyor. Bu tür bilgiler çevrimiçi faaliyetlere ilişkin son derece mahrem ayrıntıları açığa çıkarabilecek ve insanların politik fişlenmesine olanak sağlayacak nitelikte.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, hükümetin internet kullanıcılarının üst verilerine ve tarama geçmişlerine kontrolsüz olarak erişme olanağına kavuşması, hem özel hayatın gizliliği hakkını ihlal ediyor, hem de, bunun yanı sıra, ifade ve örgütlenme özgürlüğü ve sağlık hakkı gibi birçok başka insan hakkının kullanımını da zedeleyebilecek nitelikte.

HRW’den yapılan açıklamada, “Yeni düzenlemeler oldukça tartışmalı ve temel hakları tehdit eder nitelikte oldukları için, bu düzenlemelerin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile uyumlu olup olmadığına karar vermesi için Anayasa Mahkemesine başvurulması bekleniyor. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim haklarını güvence altına alıyor ve Türkiye'nin uluslararası insan hakları sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerinin iç hukuka kıyasla üstünlük taşıdığını hükme bağlıyor” ifadelerine yer verildi. (17 Eylül 2014)

***

14 gazeteci açlık grevinde

Mısır’da gösteriler sırasında tutuklanan gençler için 14 gazeteci açlık grevi yapıyor. Basın Sendikası’nda açlık grevi yapan gazeteciler, yeni gösteri yasası sonrası tutuklanan gençlerin serbest bırakılmasını ve yasanın iptal edilmesini talep ediyor.

Mısır’da geçtiğimiz aylarda kabul edilen yeni gösteri yasası, protestoların polisten izin alınarak düzenlenmesini öngörüyor. Ayrıca polise 10 kişiden fazla gruplara müdahale etme hakkı veriyor.

Mısır’da geçtiğimiz aylardaki gösterilerde çok sayıda genç aktivist tutuklanmıştı. Açlık grevi yapan 14 gazeteci de bu gençlerin serbest bırakılmasını istiyor.

Açlık grevi yapanlardan Sameh Hüseyin, protesto yasasına itiraz etmek için grev yaptığını söyleyerek, bu yasa kapsamında tutuklu gençlerin serbest bırakılmasını istiyor. İsmail ve Hent de protesto yapmanın hakları olduğunu kaydederek, şu ana kadar Mısır’da 140’dan fazla kişinin açlık grevi yaptığını söyledi. (17 Eylül 2014)

***

Hıfzı Topuz’un tablosu Basın Müzesi’ne asıldı

Türkiye’nin en yaygın gazetecilik meslek örgütü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), basına hizmet veren ustaların portrelerini yaptırarak müzenin içeriğini zenginleştirmeye devam ediyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin katkılarıyla ressam Ebülfeyz Ferecoğlu; TGC Onur Kurulu Önceki Başkanı usta gazeteci, yazar Hıfzı Topuz’un yağlı boya portresini yaptı. Topuz’un tablosu Basın Müzesi’ne törenle asıldı.

Törene; TGC Başkanı Turgay Olcayto, Önceki Başkan Orhan Erinç, Başkan Yardımcısı Recep Yaşar, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, Hıfzı Topuz ve eşi Ayşe Topuz,  Nükhet İpekçi, Edebiyatçı yazar Hikmet Altınkaynak, İletişim Araştırmaları Derneği Sekreteri Füsun Özbilgen, Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı Sekreteri Engin Köklüçınar, TGC Basın Müzesi Müdiresi Saadet Altay, TGC İdare Müdürü Cem Çapanoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.

Törenin sunuculuğunu yapan TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, Basın Müzesi’nin tarihi ve içinde bulunan eserler hakkında bilgi verdi. Genel Sekreter Güneş, şunları söyledi:

“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ve aynı zamanda Türk basının hafızası olan Basın Müzesi, değerli meslektaşlarımızın, ağabeylerimizin tabloları ile süslü. Ressam Ebülfeyz Ferecoğlu’nun yaptığı Hıfzı Topuz’un tablosu da müzedeki yerini alıyor.”

Törenin açılış konuşmasını TGC Başkanı Turgay Olcayto yaptı. Başkan Olcayto şöyle konuştu:

“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, iki ustamız Ara Güler ve Hıfzı Topuz’un yağlı boya portrelerinin yapılıp müzeye asılması kararını almıştı. Basın Müzesi’nde atölye açan ve resim öğrenmek isteyenlere ders veren ressam Ebülfeyz Ferecoğlu; iki ustamızın resimlerini çizdi. Daha önce Ara Güler’in tablosunu düzenlediğimiz törenle astık. Aslında Ara Güler ile Hıfzı Hocanın tablolarını beraber asmayı istiyorduk ama o sırada Hıfzı Hoca, Paris’te olduğu için aynı anda yapma olanağı bulamadık.  Hıfzı Hoca için söylenecek çok şey var. Ben Hıfzı Hoca ile yeniden moral buluyorum. Aynı zamanda Hıfzı Hoca dostum olduğu için de onur duyuyorum. Çok sevdiğim bir insan. Bu işin yaşı yok. Rahatlıkla diyebilirim ki bugün en gencimiz Hıfzı Topuz. Hıfzı Hoca, hem iyi bir gazetecidir; hem de bugüne kadar gazete çalışanları için ne kadar olumlu iş varsa onların arkasında imzası vardır. 1952’de 5953 sayılı kanunun çıkartılmasındaki katkısı unutulamaz. O açıdan kendisine gazeteci topluluğu adına teşekkür etmek durumundayım.”

TGC Önceki Onur Kurulu Başkanı gazeteci yazar Hıfzı Topuz ise şunları dile getirdi:

“Beni bugün çok şımarttınız. Çok duygulandırdınız. Bugün hayatımın en büyük ödülünü almış oluyorum. Şimdiye kadar birçok ödül aldım ama bu ödül hakikaten benim için çok önemli. Sağlığımda müzeye kondum. Turgay Olcayto, resmimin yapılacağını söylediğinde şaka yaptığını düşündüm. Şaşırdım ama gerçekleşti. Ben sıradan bir insanım. Bakıyorum da telefon defterime gazeteciliğe başladığım dönemden sağ kalan yok.  Gazeteciliğe başlayalı 67 sene oluyor. Mesleğe, 1947 yılında başladım.  Gazeteci olacağım dedim, aklıma koydum ve gazeteci oldum. 1948’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne üye oldum. Şimdi iki numaralıyım. Bir Bedii Faik Akın. Ondan sonra ben geliyorum. Bedii’ye Allah uzun ömür versin. Ondan sonra kalırsam sıra benim olacak. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne çok önem verdim. Sonra sendika kuralım dedim İhsan Ada, Burhan Arpad, ben üçümüz kapı kapı dolaştık adam topladık. 20 kişilik bir komite kurduk ve sendika kuruldu. Biz o zaman her şeyi göze aldık, çalışıyorduk. İyi bir takım işler yaptık. 5953 sayılı kanunun çıkmasında rolümüz oldu. Sendika kuvvet haline geldi. Sonra da Menderes sendikayı kapattı. Menderes, patronlarla iyi olursa bütün basınla iyi olacağını zannetti. Aylık basın yemekleri düzenlemeye kalktı. Patronlar yemeklere katılıyordu. “Çocuklar siz bilmiyorsunuz, bu adam çok iyi destek olalım. Aleyhine yazılar istemiyorum gazetede” diyorlardı.  Her gün onları dinliyorduk. Köşe yazarları da ne istihbarat alırsa bildiği gibi yazıyordu, özgürlüğü de sürdürüyordu. Bu sefer patron basına karşı önlemler almaya başladı. Ondan sonra köprüler atıldı. 1953’ten sonra tutuklamalar başladı. Ardından doktora yapmak için Fransa’ya gittim. Hayatıma yeni bir yön verdim. Ama yine iletişimin, gazeteciliğin içinde kaldım. Dışarıdaki mücadelem yine iletişim sahasında, gazetecilik sahasında geçti. Ve sürekli de yazı yazdım. Evvela Vatan’a sonra Cumhuriyet’e sonra Milliyet’e sonra yeniden Cumhuriyet’e yazdım.  Cumhuriyet’e 30 sene yazı yazdım galiba. Yani dışarıdan yazı gönderdim. Ondan sonra işi yazarlığa verdim.  İyi ki vermişim. Yazarlıktan çok memnunum. Şimdi ben gazetecilikten ziyade yazar olarak tanınmaya başladım. Gazeteciliğim unutuldu. Yazar olarak başka bir kariyer yaptım ama mesleğin yine içindeyim. Şimdi yine aklım gazetecilikte. Gazetecilerin olaylarını takip ediyorum, gazetecilere yapılan işkenceleri izliyorum. Kalbim yine gazetecilikte. Hayatım hep böyle geçti. Ondan hiçbir zaman kopmadım. Gazeteciliği seçmiş olmakla çok iyisini yaptığım kanısındayım. Ben gazeteciliği basamak yapmadım. Gazetecilikten hiç çıkar beklemedim. Gazetecilikten para kazanmaya kalkmadım. Hiç ödün vermedim meslek hayatımda. Ödün vermemek lazım. Gazeteci olarak dik durmak lazım. Dik duranlara, ödün vermeyenlere hayranım. Yandaş olmamak lazım ve asla bildiği yoldan şaşmamak lazım. Sonuna kadar dimdik yürümek lazım. Burada bulunan arkadaşlar öyle yapıyorlar.  Aynı yolda yürüyorlar. Onlarla da iftihar ediyorum.”

Hıfzı Topuz’un yağlı boya tablosu konuşmaların ardından Portreler Galerisi’ndeki yerini aldı. (18 Eylül 2014)

***

2 büyük gazete iflasın eşiğinde

Fransa’nın günlük gazeteleri Liberation ile Le Monde’nin tiraj kaybı yüzünden iflasın eşiğine geldi.

2 yıldır krizden kurtulamayan Liberation gazetesi artık internet gazeteciliğine ağırlık vereceğini açıkladı. Fransız yazar ve filozof Jean-Paul Sartre tarafından 1973'de kurularak yayın hayatına başlayan Liberation'un günlük tirajı 170 binden 75-80 bine düştü.

Merkezi Paris'te olan Liberation gazetesi geçtiğimiz Pazartesi günü yaptığı basın açıklamasında masrafları en az seviyeye düşürmek için Paris dışına taşınacağı ve tensikata gideceğini açıkladı. Liberation 250 çalışanından 93 çalışanını işten çıkartıyor. 180 gazeteciden, 50 gazetecinin işine son veriliyor. Gazetenin Direktörü Laurent Joffrin, "Başka çaremiz kalmadı gazeteyi ayakta tutabilmek için bu önlemleri almak zorunda kaldık" diye konuştu. İki ay önce 18 milyon Euro mali yardım alan Liberation gazetesinin günlük zararı yaklaşık 22 bin Euro.

Fransa'nın 70 yıllık gazetesi Le Monde'nin de 2000'li yıllarda 320 bin tirajının giderek erimesi bin 500 çalışanını zor durumda bıraktı. Fransa dışında en çok okunan günlük gazete Le Monde şimdilik tensikata gitmeyeceğini, internet gazeteciliğine ağırlık vereceklerini açıkladı. (18 Eylül 2014)

***

TGS: Suruç’ta haber alma hakkı engelleniyor

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) 8 gündür Suruç ve Kobani arasında görev yapan basın çalışanlarına yönelik ihlalleri açıkladı. Sınır hattında basına yönelik engelleme ve şiddeti kınayan TGS, “IŞID’i protesto edenlere karşı şiddet kullanan polis, yaşananları aktaran habercileri de hedef alıyor. Sınır hattı ve çevresindeki meslektaşlarımızın görev yapması engelleniyor” dedi.

Tazyikli su ve gaz bombalarıyla gazetecilere saldıran polis ve askerin, medya çalışanlarını gözaltına almaya çalıştığını belirten TGS, basın çalışanlarının kimliklerini göstermelerine rağmen, saldırıların sürdüğünü belirtti. Asker ve polisin fotoğraf çekilmesini ve görüntü alınmasını engellediğine dikkat çeken TGS, kadın gazetecilerin taciz edildiğini de kaydetti. (26 Eylül 2014)

***

RSF’den gazeteciye cezaya tepki

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütü, gazeteci Erol Özkoray’a “Gezi Fenomeni” kitabında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla verilen cezayı “orantısızlık” ve “Türkiye sivil toplumuna gözdağı” olarak nitelendirdi.

“Haksız bir davadan orantısız bir ceza” başlıklı basın bildirisini 24 Eylül’de yayınlayan Paris merkezli uluslararası basın özgürlüğü örgütü, avukatının olmadığı bir duruşma sonunda Özkoray’ın 11 ay 20 gün hapse mahkûm edildiğini, hükmün de beş yıl süreyle ertelendiğini hatırlattı.

İdea Politika Yayınları’ndan çıkan kitap, güvenlik kuvvetlerinin 2013 yazında sert şekilde bastırdığı Gezi İşgal eylemleri sırasında Erdoğan’ı hedef alan anonim sloganları bir araya getiriyordu.

RSF Doğu Avrupa ve Orta Asya Bürosu sorumlusu Johann Bihr, “Erol Özkoray’ın mahkûm edilmesi sivil topluma verilmiş açık bir mesajdır. Türkiye iktidarı, onun yolundan gitmek isteyecekleri caydırmak için Erol Özkoray’dan bir örnek yarattı” şeklinde bir açıklama yaptı. Bihr’e göre, “Haksız bir davadan orantısız bir ceza çıkaran rejim, Türkiye sivil toplumu içerisindeki eleştirel sesleri dize getirme niyetini teyit etmiş oluyor.”

20 Mart 2014’te başlayan yargılamada karar, Özkoray ve sağlık nedenleriyle duruşmaya katılamayacağını bildiren avukatı Sennur Baybuğa’nın yokluğunda açıklandı. Ancak avukatın dilekçesi geri çevrildi. Hüküm, haksız bir yargılama sonunda savunmanın da dinlenmediği bir oturumda verilmiş oldu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) 2014 Düşünce Özgürlüğü Ödülü’ne Erol Özkoray’ı değer görmüştü. Gazeteci, Ordunun politik yaşama müdahaleleriyle ilgili kaleme aldığı yazılarıyla tanınıyor. İdea Politika sitesi yayın yönetmenliği de yapan Özkoray hakkında, 2000-2006 yıllarında 15 kadar dava açılmıştı. Gazeteci, çoğu “askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif” suçlamasıyla açılan bu davaların tümünde aklanmıştı. (26 Eylül 2014)

***

TGC Başkanı Turgay Olcayto: Gerçekler halktan gizleniyor

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Konrad Adenauer Stiftung’un (KAS) ortaklaşa düzenlediği 72’inci Yerel Gazetecilik ve Meslek İçi Eğitim Semineri, Kayseri, Yozgat, Malatya, Tokat, Sivas ile çevre il ve ilçelerden çok sayıda gazetecinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Seminerin açılış konuşmalarını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Konrad Adenauer Stiftung Türkiye Temsilcisi Colin Dürkop, Sivas Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Fikret Ünsal, Anadolu Basın Birliği Sivas Şubesi Başkanı Kemal Çağlayan yaptı.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, konuşmasında şunları söyledi:

“Basının sorunları Cumhuriyet kurulduğundan bu yana hiç bitmedi. Ama son 3- 4 yıldır çok sıkıntılı bir dönem yaşandı. İktidarı Avrupa Birliği’ne uyum sağlamak açısından bazı düzenlemeler yapmak üzere görüyoruz. Geçtiğimiz haftalarda Basından Sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın bir basın toplantısı vardı. Bir danışma toplantısıydı. Anladığımız şu ki, iktidar basın emekçilerinin hakları konusunda bir takım düzenlemeler yapmak zorunda. Buna şimdiden müjde diyemeyiz. Çünkü konuştuğumuz yasa meclise indiği zaman konuşulan yasanın çok dışında başka şeyler çıkıyor karşımıza. Basını konuştuğumuz zaman basının hiç ayrılmadığı Türkiye’de çağdaş demokrasiyi de konuşmak lazım. Bizim ölçütlerimize göre, arzumuz halkıyla paylaşan, şeffaf bir yönetim. Amacımız iktidarı eleştirmek değil. Çalışan gazetecilerin sorunları. Gazetecilere daha iyi olanakların nasıl sağlanabileceğini araştırmak. Bu bağlamda Türkiye’de basın, ifade ve düşünce özgürlüğünün mutlaka yerleşmesi gerekiyor.  Basın özgürlüğünü bazı siyasiler, Türkiye’deki televizyon ve gazete sayısının çok olması olarak tanımlıyor. Oysaki basın özgürlüğü halkın gerçekleri öğrenme, bilgilenme hakkıdır. Bu bakımdan; Türkiye’de halkın gerçekleri öğrendiğini söylemek çok zor. Neden halktan bilgi saklanır? Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Çünkü gerçekler saklandıkça bu defa fısıltı gazetesi işlemeye başlıyor. Gerçekler halktan gizleniyor. Bugüne kadar yerel ve yaygın basın diye bir ayrım yapmadım.  Bizim gözümüzde gazetecilik yapan herkes gözümüzde gazetecidir. Yeter ki; gerçek anlamda salt gazetecilik yapma heyecanı olsun. “Bugün çok sayıda işsiz gazeteci var. Gazeteler gazete, televizyonlar televizyon olmaktan çıkıyor. Batı ile aramızda nitelik farkı oluşmaya başladı. Biz bir hayli gerideyiz. Türkiye kendine çeki düzen vermek zorunda. Televizyonculukta hâlâ emekleme dönemindeyiz. Hâlâ doğru dürüst televizyon haberciliği yapar duruma gelemedik.”

Konrad Adenauer Stiftung Türkiye Temsilcisi Colin Dürkop ise konuşmasında şunları dile getirdi: “Gazete hepimizin bildiği gibi bize bu mesleği icra eden kişilerin, yani gazetecilerin, tarafsız ve ilkeli bir şekilde yayınladıkları haber aracıdır. Büyük bir mutfak düşünün. Burada çalışanlar, gelen müşterilerini memnun etmek için canla başla çalışırlar. Onlara en güzel yemeği sunmak için birbirleri ile yarışırlar. İşte gazetecilik de bana göre bir mutfak. Haberler, bu mutfakta pişiyor. Bizlere sadece onu yemek düşüyor. Kimimiz beğeniyor, kimimiz yeriyor. Ama hiçbirimiz onun nasıl piştiğini bilmiyor. İşte bu pişirme safhalarını, değerli konuşmacılarımızdan dinleyeceğiz, bilgilerini bizlerle paylaşacaklar, sizlere yol gösterecekler. Tecrübelerinden faydalanmalarını sağlayacaklar. Katkılarından dolayı hepsine teşekkür ederim. Toplantının gerçekleşmesinde emeği geçen TGC ile birlikte birçok başarılara imza atacağımız inancıyla hepinize saygılar sunarım.”

Sivas’ın tarihi geçmişi, kültürel mirası hakkında bilgi veren Sivas Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Fikret Ünsal, Madımak Oteli’nde 1993 yılında 37 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, “Sivas’ta aynı zamanda maalesef talihsiz bir olay yaşandı. Üstü perdeyle kapalıdır ve hâlâ aydınlatılamamıştır. Biz Sivas olarak artık Madımak’ın izlerini silmek istiyoruz ”dedi.

Anadolu Basın Birliği Sivas Şubesi Başkanı Kemal Çağlayan, konuşmasında şunları söyledi:

“Kutsal bir mesleğin temsilcileriyiz. Mesleğimizin kutsallığını biliyoruz ama uygulama alanında maalesef bizlere aynı duyarlılığın gösterildiğini söylemek zor. Son yıllarda yerel basın kendini yenilemeye çalışmaktadır ancak yeterli değildir. Basının ayakta kalabilmesi için yeterli maddi güce ihtiyaç duyulmaktadır.”

Seminerin ilk oturumunun moderatörlüğünü Sivas Gazeteciler Cemiyeti 2. Başkanı Aydın Deliktaş yaptı. Oturumda;  TGC Önceki Başkanı, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Erinç  “Günümüz Gazeteciliği”; TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş “Gazetecilikte Örgütlenme”; TGC Genel Saymanı Gülseren Ergezer Güver “Gazetecilik Etik İlkeleri” başlıklı konular hakkında katılımcılara bilgi verdi.

TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç şunları söyledi:

“Gazeteciliğin, bugün hem gazeteciler açısından hem meslek açısından çok zorlu bir dönemden geçtiğini görüyoruz. Gazetecilikte ülkeyi yönetenlerin hemen hemen bütün yayın organlarından bekledikleri gibi yayın yapma beklentisi söz konusu. Bu da akreditasyonlara yansıyor. Kimi gazete çalışanları, hükümete bağlı kurumlar ya da bakanlar tarafından düzenlenen toplantılara alınmıyorlar. Ama bunun halkın bilgilenme hakkına aykırı bir yaklaşım olduğu da Türkiye’yi yönetenlerin aklına pek gelmiyor.”

TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş “Gazetecilikte Örgütlenme” başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi:

“2013’te de Gazetecileri Koruma Komitesi, Freedom House, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü başta olmak üzere tüm gazetecilik meslek örgütleri Türkiye’de basın özgürlüğünün gerilediğini, gazeteciler üzerinde ağır bir baskı olduğunu, en ufak bir muhalefette bile gazetecilerin terör örgütü üyeliğiyle suçlandığını defalarca raporlarla ortaya koydu. TGC olarak biz gazeteci davalarını izliyor, cezaevinde olan meslektaşlarımızın sesi olmaya devam ediyoruz. TGC olarak hukukun ve etiğin olduğun yerde duruyoruz. Gazeteciler örgütlü olmak zorunda. İllerdeki dernekler aralarındaki çatışmaları bırakıp basın ve ifade özgürlüğü ekseninde birleşmek zorunda."

TGC Genel Saymanı Gülseren Ergezer Güver, “Gazetecilik etik ilkeleri” başlıklı bir sunum yaptı. Güver, gazetecilikte etik ilkelerin önemine dikkat çekerek Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin hazırlanışı hakkında bilgi verdi. Genel Sayman Güver, konuşmasında şu önemli noktalara dikkat çekti.

“Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, gazetecilerin yol haritasıdır.  İnançlara, politikalara, partilere göre değişen gazetecilik olmayacağını, evrensel gazetecilik ilkeleriyle mesleğimizi yapmazsak her zaman zora düşeceğimizi ortaya koyan bir bildirge. Bu yüzden Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, mutlaka dikkate alınmalı. Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklardan önce gelir. Gazeteci, ilettiği haber ve bilginin sorumluluğunu üstlenir ve paylaşır. Gazeteci; başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır. İnsanlar, topluluklar ve uluslararasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır. Bu ilkeleri göz önünde bulundurarak mesleğimizi yapmalıyız.”

Seminerin ikinci oturumunda, TGC Genel Sekreter Yardımcısı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Niyazi Dalyancı “Haber Yazım Kuralları”; TGC Başkan Yardımcısı Recep Yaşar “Medyada Nefret Söylemi”; Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Uğur Güç “Basın Sektöründe Sendikacılık”;  Haber-Sen İstanbul Şube Başkanı Engin Başçı “Kamu Hizmeti Yayıncılığında Örgütlenme”  konuları hakkında bilgi aktardı. İkinci oturumun moderatörlüğünü TGC Muş Temsilcisi Emrullah Özbey üstlendi.

TGC Genel Sekreter Yardımcısı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Niyazi Dalyancı, konuşmasında “haber yazım kuralları” konusunda açıklamalar yaptı. Dalyancı;

“Haber, kimi kişilerin yayınlanmasını istemediği bir şeydir. Gerisi reklamdır. Her okuduğumuz habere böyle bakarsak daha iyi değerlendirebiliriz.  Haberin can alıcı noktasının giriş paragrafında kullanılması gerekir. Her okurun, haberinizi sonuna kadar okumayacağını varsaymanız gerekiyor.  Haberde amaç okuru bilgilendirmektir, kafasını karıştırmak değildir. Medyanın görevi gerçeklerle halkın arasında köprü olmaktır, halkı bilgilendirmektir” dedi.

TGC Başkan Yardımcısı Recep Yaşar, şunları söyledi:

“Nefret söylemi kavramı; ırkçı nefreti, yabancı düşmanlığını, Yahudi düşmanlığını veya azınlıklara, göçmenlere ve göçmen kökenli insanlara yönelik saldırgan ulusalcılık ve etnik merkezcilik, ayrımcılık ve düşmanlık şeklinde ifadesini bulan, dinsel hoşgörüsüzlük dahil olmak üzere hoşgörüsüzlüğe dayalı başka nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan veya meşrulaştıran her tür ifade biçimini kapsar. Bu noktada medyaya önemli görevler düşüyor. Medya, sorumsuz veya dikkatsiz davranırsa, ırkçılığı ve kişilerin birbirine karşı nefret duyguları üretmesini tetikleyebilir, besleyebilir ve güçlendirebilir; en kötüsü de bu tür tutumları meşrulaştırıp haklı çıkarabilir. Böylesi bir dilin kullanılması ise toplumda huzursuzluğun ve savunmasız gruplara yönelik yaygın bir önyargının yerleşmesine yol açar.  Kişilik haklarına saygı gazeteciliğimizin ana düsturu olmalıdır. Nefret söylemi gazetenin kapısından içeri girmemelidir.  Kadınlara karşı saygısız, ayrımcı dile bütün sayfalarımız kapalı olmalıdır.”

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Uğur Güç “Basın Sektöründe Sendikacılık” başlıklı konuşmasında şunları söyledi: “2013 yılında özellikle Gezi olaylarıyla birlikte çok sayıda gazeteci işsiz kaldı. 2014 yılında durum değişmedi. Geçtiğimiz ilk 8 ayda 981 gazeteci işinden oldu. Sadece Nisan ayında 210 gazeteci işinden ayrıldı. İşsiz gazetecilerin yanı sıra çalışıp da işsiz olan gazeteciler de var. Birçok gazetede maaşlar yatmıyor. Ayrıca yeni bir gazete patronluğu türedi. Yüksek ücretlerle arkadaşlarımızı topladılar. Bir ay maaş verip,  2-3 ay maaş vermeyip sonrada kapattılar. Farklı bir model oluşturdular. Merkez medyada Ankara Bürosu’nu kapattı. Gazeteciler yoksulluk sınırının altına itildiler.  Özgür bir medya ortamının yolunun gazetecilerin örgütlemesiyle mümkün olabileceğini söyleyebilirim.”

Haber-Sen İstanbul Şube Başkanı Engin Başçı, “Kamu Hizmeti Yayıncılığında Örgütlenme” başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi:

“Toplumdaki tüm grupların farklı gereksinimlerini karşılayacak şekilde yayın yapmak zorundadır. Kamusal yarar temel ilkesidir. İzleyici tüketici olarak değil, yurttaş olarak görülür. TRT, halkın haber ve bilgi alma hakkı için kuruldu. Bunun için halk her ay TRT’ye yayın bedeli ödüyor. Kamu hizmeti anlayışıyla yayın yapan özerk, demokratik ve katılımcı bir TRT’nin yaratılması için örgütlü bir mücadele gerekmektedir.”(27 Eylül 2014)

***

Gazeteciler Sivas’ta bir araya geldi

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)- Konrad Adenauer Stiftung (KAS) ile ortaklaşa düzenlediği Yerel Medya Projesi çerçevesinde hayata geçirilen eğitim seminerlerinin 72’ncisi Sivas'ta yapıldı. Seminerin ikinci gününde yapılan iki oturumda yerel gazeteciliğin önemine dikkat çekildi. Eğitim seminerinin 3. oturumunun başkanlığını Malatya Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi, TSYD Malatya Temsilcisi Vahap Güner yaptı. Oturumda, A Haber Şef Editörü İhsan Yılmaz, “Haber Merkezlerinin Yerel Muhabirden Beklentileri”; TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, “Gazetecilikte Yerel Kültürün Rolü”; Gazeteci yazar Ragıp Duran, “Gazetecilikte Objektif Olmak Mümkün Mü?”, Hürriyet İnternet Ankara Temsilcisi Zeynep Gürcanlı Ürektürk, “İnternet Haberciliği” başlıklı konuşma yaptı.

A Haber Şef Editörü İhsan Yılmaz, “Haber Merkezlerinin Yerel Muhabirden Beklentileri” başlıklı sunumunda şunları dile getirdi:

“Yerel muhabirler daha çok parça başı iş diye tabir edilen sistemle çalışıyor. Ne kadar çok haber çıkarsa o kadar telif alıyor. Bu sistem muhabirleri haber merkezlerinin dikkatini çekecek haberler üretmeye zorluyor. Bunun sonucunda abartılı, eksik bilgili, asparagas ve yanlış görüntülü haber ortaya çıkıyor. Muhabirlerin, basın etik kurallarına uyması gerekiyor.”

TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, “Gazetecilikte Yerel Kültürün Rolü”, başlıklı sunumunda şunları dile getirdi:

“Hedef kitlesi insan olan gazetecilikte yerel kültürün rolü büyüktür. Yerel kültürler ile gazeteler arasındaki ilişkiyi en güzel örnekleyebileceğimiz il Sivas’tır. 150 yıla yakın geçmişi olan Sivas basının içeriğine geçmişten beri kültür unsurları, derinlik kazandırmıştır. Sivas basını ise özellikle yerel kültüre can suyu olmuş, yaşama şansı kazandırmıştır. Eğer ozanlarıyla, türküleriyle, halk oyunlarıyla, kilimiyle, halısıyla, ağızlığından bıçağına türlü el sanatlarıyla Sivas tanınan ve önde gelen illerimiz arasında yer alıyorsa, bunda Cumhuriyet öncesinde ve sonrasında Sivas’ta yayınlanan gazete ve dergilerin payı büyüktür. Hayatımıza anlam ve derinlik kazandıracak olan kültür birikimimiz yerel medyanın içeriğinde yer almalı. Nitekim Basın İlan Kurumu, özel ve yerel haberlerin yerel gazetelerde daha çok yer almasını arzulamakta. Bulmaca, kültür-sanat, sağlık, spor, eğitim,  gündem ile alâkalı röportaj ve köşe yazısı, gazetelerin daha çok okuyucuya ulaşmasına vesile olacağı düşünülmektedir. Bu düşünceden hareketle, mevzuatında teşvik edici değişiklikleri yapmak yoluna gitmiştir.  İçerik ve satışa ilişkin gelişmeleri sağlayabileceği gibi daha kaliteli yerel gazetelerin yayınlanmasına imkân tanınmak istenilmiştir.”

Gazeteci, yazar Ragıp Duran, sunum başlığı olan “Gazetecilikte Objektif Olmak Mümkün Mü?”  sorusuna yanıt vererek başladı:

“Gazeteciliğin, tiyatroya benzer yanı var. Tiyatro seyirci için yapılır. Biz de gazeteciliği okur için yapıyoruz. Bir muhabir hem fiziki olarak hem de manevi olarak bir haberi izlerken nerede durmalıdır? Haberin bütün unsurlarına eşit olacak yerde durmalı. Gazetecilik temas ve mesafe mesleğidir. Haber yaparken alabildiğimiz kadar bilgi alıp, daha sonra taraflara eşit uzaklıkta dengeli haber yapmaya çalışmalıyız. Objektif olabilmek için bir gazetecinin nelere karşı sorumlu olduğunu bilmemiz lazım.”

Hürriyet İnternet Ankara Temsilcisi Zeynep Gürcanlı Ürektürk, internet haberciliği ile ilgili şu bilgileri verdi:

“Dünya nüfusu 7,2 milyar’ın 2 milyar 500 milyon kişisi dünyada internet kullanıyor. Yani dünyada her üç kişiden biri internet kullanıcısı. Gelişmiş ülkelerde nüfusun yüzde 71’i, gelişmekte olan ülkelerde ise nüfusun yüzde 21’i internet kullanıyor. Türkiye’deki internet kullanıcı sayısı 35 milyon kişi kullanıyor. Dünyada 14, Avrupa’da ise 4′üncü sıradayız. Türkiye’de her ay eklenen yeni internet kullanıcısı sayısı 90 bin.  Ortalama internet kullanım saati olarak Avrupa’da 1. Sıradayız Türkiye’deki internet kullanıcılarının yüzde 85′i her gün internete bağlanırken, kitlenin yüzde 48′i gazete ve haber okuyor. Türkiye’deki haberci olarak kullanıcıların yarısına ulaşıyoruz. Kullanıcıların yüzde 42′si 25-44 yaş aralığında. Gençlerin yüzde 48’i haberi Facebook’tan alıyor. Her 20 dakikada 3 milyon mesaj gönderiliyor. Sosyal Medya, iletişimi değiştirdi. Suskun kalabalık artık sesini duyuruyor.” (28 Eylül 2014)

***

Başkan Olcayto: Gazeteciler üzerinde büyük baskı var

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Konrad Adenauer Stiftung’un (KAS) 72.Yerel Gazetecilik ve Meslek İçi Eğitim Semineri, Kayseri, Yozgat, Malatya, Tokat, Sivas ile çevre il ve ilçelerden çok sayıda gazetecinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Seminerin 4. oturumunda TGC Ankara Temsilcisi Taylan Erten “Yerel Medyada Ekonomi Haberciliği”; Spor yazarı Esat Yılmaer “Spor Haberciliği”; Star Gazetesi Foto Muhabiri Murat Düzyol  “Haber Fotoğrafçılığı”; Zaman Gazetesi Grafik Tasarım Şefi Şemsi Açıkgöz “Sayfa Tasarımı” konularında katılımcıları bilgilendirdi. Oturumun başkanlığını ise Anadolu Basın Birliği Sivas Şubesi Başkanı Kemal Çağlayan yaptı.

Star Gazetesi Foto Muhabiri Murat Düzyol, sunumunda şunları dile getirdi:

“Foto muhabiri, haber amaçlı fotoğraf çeken ve çektiği fotoğrafı haber değeri olan kişidir.  Doğru zamanda ve doğru yerde bulunarak çektiği fotoğraflarla olayları belgeler ve tarihe mal eder. Bir olay olduğunda herkesin aksine olayın olduğu yere doğru koşar. Foto muhabiri fotoğraf çeker ama daha çok da çile çeker. Olayı en iyi şekilde anlatacak kareyi çekmek için zorlukları göze alır. Binlerce kelimenin anlatabileceği bir olayı sadece bir fotoğraf karesi anlatabilir. Söz uçar ama görüntü hafızalarda kalır.”

Zaman Gazetesi Grafik Tasarım Şefi Şemsi Açıkgöz “Sayfa Tasarımı” başlıklı sunumunda şu noktalara dikkat çekti:

“Bir sayfayı hazırlarken sayfanızın monoton değil, etkili olmasına dikkat edin. Fotoğrafları kullanırken orijinal kullanmaya çalışın. Sütun arası genişliğini dar tutmak lazım. Metninize ara başlıklar yerleştirin. Sayfalarda grafik kullanımını yabana atmayın. Özellikle ekonomi haberciliğinde grafik unsurlar daha fazla önem kazanıyor. Grafikler, okuyucunun uzun süre sayfada kalmasını sağlıyor. Sayfalara değer kazandıracaksa muhakkak dekupe kullanmaya çalışın. Sayfanızı bir sanat çalışması gibi yapın. Sayfada haber ve reklamın rahatça ayrılabilmesine dikkat edin.”

TGC Ankara Temsilcisi Taylan Erten, “Yerel Medyada Ekonomi Gazeteciliği” hakkında bilgi aktardı. Erten, “Yerel medya, temel işlevi olan bölgesindeki haberleri duyurabilmelidir. Eğer kendi bölgesinin, ekonomisinin haberlerini yaparsa, ekonomisini dile getirirse o zaman bölgesine önemli katkılar sağlamış olur. Bir yerel muhabirin, kendi bölgesinin sorunlarına sahip çıkması ve haberlerinde yansıtması gerekiyor. Yerel medyada ekonomi gazeteciliği yapmak için çok büyük imkânlara sahip olmak gerekmiyor.  Yeter ki, haber kaynakları oluşturun. Haberlerini hazırlarken de zengin ve işlenmiş bir içeriğin olmasına dikkat edin” dedi.

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Medya Direktörü, spor yazarı Esat Yılmaer “Spor Haberciliği” konuşmasında özetle şunları dile getirdi: “Spor göründüğü gibi çok masum ve temiz bir ortam değildir. Böyle olunca da spor gazetecisinin işi de çok zordur. Spor haberciliğinde mesleki etik kurallara çok dikkat etmek gerekiyor. Muhabirler, ellerine ulaşan bilginin doğru olup olmadığını mutlaka kontrol etmeli.”

Seminerin 5. oturumda CNN Türk muhabiri Göksel Göksu, “Medyada Kadın Ve Şiddet”; TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük “Haber ve Hukuk”  konuları hakkında sunum yaptı. CNN Türk muhabiri Göksel Göksu, şunları söyledi:

“Buffola Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre; kadınlar 1960 yılında yüzde 44 oranında cinsel obje olarak temsil edilirken; 2009 yılında bu oran yüzde 83’e çıktığı belirtiliyor. Son 7 yılda kadın cinayetlerinde artış yüzde 1400.  Kadınlar;  yüzde 39 fiziksel şiddete; yüzde 41.9 fiziksel ve cinsel şiddete; yüzde 3 kentte fiziksel şiddete; yüzde 43 oranında da kırsalda fiziksel şiddete maruz kalıyor. Medyada kadınlarla ilgili yer alan haberlerin dilini, kadına yönelik bakış açısını, yaklaşımını toplumsal cinsiyet perspektifi süzgecinden geçirmek istiyoruz. Alternatif bir dil geliştirmek istiyoruz. Haber yazarken 'eril' dil kullanılmasından vazgeçilmesini istiyoruz. Haber okur-yazarı kadınlar yetiştirmeye çalışıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı haberciliğin yaygınlaşmasını istiyoruz. Yerel medyanın kadın haberlerine daha çok yer vermesini bekliyoruz. Yerel haberler ulusal medyanın da gündemine gelsin istiyoruz.”

TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, haber hukuku başlıklı sunumunda gazetecilere şu önerilerde bulundu:

“İfade özgürlüğü, demokratik toplumun esaslı temellerinden birini oluşturur. Sadece lehte olduğu kabul edilen, zararsız ya da ilgilenmeye değmez görülen haber ve düşünceleri için değil ama ayrıca devlet ya da nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, çarpıcı gelen/şok eden ya da rahatsız eden haber ve düşünceler içinde uygulanır. Bu tür haber ve düşünceleri vermek basın yayın kuruluşları için sadece bir görev değildir. Halkın bu haber ve düşünceleri edinme hakkı vardır. Basın özgürlüğü, anayasal güvence altına alınmıştır. Peki gazeteci haberlerini yaparken nelere dikkat etmeli? Haberin gerçeğe uygun olması, güncel olması, haber niteliği taşıması, gerçeğe uygun haberlerin verilmesinde nesnel (objektif ) ölçütlere uyulması, haberin veriliş biçimi yönünden, özle biçim arasında ölçülülük bulunması gerekir. Bir haberin hukuka uygun olduğunun kabul edilebilmesi, ancak, açıklanan bütün bu koşulların birlikte varlığı halinde mümkündür. Bu temel ilkelerden herhangi birine ters düşüyorsa, hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmiş olacaktır.”

Seminer, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto’nun kapanış değerlendirmesi ve sertifika töreniyle sona erdi.

TGC Başkanı Turgay Olcayto, kapanış konuşmasında şunları söyledi:

“Gazetecilerin üzerinde uzun süredir hem yasalardan hem siyasetçilerden kaynaklanan büyük bir baskı var. Gazeteler ayrıştırılıyor, gazeteciler araç olarak kullanılıyor. Maalesef yerelde yeni yeni dernekler kurularak, siyasete oynamak, bir siyasetin peşinden gitmek, belki de milletvekili olmak amacıyla gazetecilik kötüye kullanılıyor. Bugün kadın konusundan hukuk sistemindeki aksaklıklara kadar birçok sorun demokrasiyi özümsememekten kaynaklanıyor. Türkiye, 10 yılda 1 ihtilal yaşamış kuşaklar,  61 Anayasası’na bile tahammül edemeyen siyasetçiler gördü. ‘Bu Anayasa, Türkiye’ye lüks’ dediler. Erkek egemen toplumun devamı için her türlü çabayı harcadılar. Bugün gelinen noktada bakıyoruz; gerçekten kadın arkadaşlarımız bu meslekte özellikle belli bir noktaya çok başarılı bir şekilde geliyorlar. Ama daha ileriye gidemiyorlar. Cezaevinde gazeteci arkadaşlarımız hâlâ var. Hukuktaki çekişme bitmiyor. Bunların hepsinin ağırlığı gazetecilerin sırtına biniyor. Gazeteci gerçekleri halka anlatmak zorundadır ama iktidarlar, devlet sırrı kapsamına sokup pek çok şeyi gizliyor, üstünü örtüyor. Medyada da haber gizliyor.” Başkan Olcayto, gazeteciler arasındaki dayanışmanın önemine vurgu yaparak, “Yerelde bölünmeyi önlemeniz lazım. Yerelde bölünmeyi önlerseniz ben inanıyorum ki bu yaygın basına da yansıyacaktır” dedi. (29 Eylül 2014)