"Vasfiye Özkoçak, meslekte iz bıraktı" -10-

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Meslekte İz Bırakanlar toplantılarının onuncusunda Vasfiye Özkoçak anıldı. Toplantıya katılan meslektaşları ve sevenleri Vasfiye Özkoçak ile ilgili anılarını paylaştı
Geçtiğimiz ay vefat eden Vasfiye Özkoçak, “Meslekte İz Bırakanlar" toplantılarının onuncusunda anıldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Önceki Başkan Yardımcılarından, 2003 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü ve Basın Şeref Kartı Sahibi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sosyal Dayanışma Vakfı Önceki Başkanı Vasfiye Özkoçak’ı anma toplantısı TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda yapıldı. Toplantıya; TGC Başkanı Turgay Olcayto, Önceki Başkan Orhan Erinç, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Güver, TGC Genel Sekreter Yardımcıları Ahmet Özdemir ve Niyazi Dalyancı, TGC Onur Kurulu Başkanı Ergin Konuksever, TGC Balotaj Kurulu Başkanı Muammer Tuncer, TGC Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı'ndan Ahmet Çitoğlu, Basın Konseyi Genel Sekreteri Namık Koçak, İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Suat Gezgin’in de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
Başkan Olcayto: Gençlere yol açtı
TGC Başkanı Turgay Olcayto, yaptığı konuşmada şunları dile getirdi:
“Mesleğe başladığımda tanıdığım 3 kadın gazeteciden biriydi. Diğerleri Necla Berkant ve Aysel Okan’dı. Muhabirlik alanım dolayısıyla daha çok Vasfiye Özkoçak’la görüşürdüm. Çünkü ben de polis-adliye muhabiriydim. Sonraları 12 Mart duruşmalarında bir yıl boyunca Vasfiye ile her gün beraberdik. Akşama kadar duruşmaları Selimiye Kışlası’nda izlerdik. Hem öğlen hem de akşam haberleri yazdırırdık. Yalnız polis adliye değil üniversite haberlerinde de başarılıydı Vasfiye Özkoçak. Gençlik olaylarında Vasfiye’yi ön saflarda görmek her zaman mümkündü. Nitekim o en yoğun üniversitedeki çalışmalar döneminde en sağdan en sola kadar dönemin genç liderleri Vasfiye’yi tanırlar, güvenirler ve ona konuşurlardı. Vasfiye Özkoçak’ın kendisinden sonra gelen genç arkadaşlara da yol açtığını düşünüyorum.
Titiz bir haberciydi
Vasfiye, çok iyi bir dosttu, titiz bir haberciydi, yanlış yapmamak için kılı kırk yarardı. Bunun dışında erkek egemen bir toplumda, güzel bir kadın olarak ayakta kalması, direnmesi, kendisini kabul ettirmesi çok önemliydi.”
Genç: mesleğine aşırı titizdi
TGC Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı Başkanı Selami Turgut Genç, şunları söyledi:
“Vasfiye Özkoçak’ı ben Babı-Ali rüzgarı olarak tanımlamak istiyorum. Babı-Ali’deki arkadaşlarımızın hemen hepsinin Vasfiye Özkoçak hakkında bilgileri ve sıcak anıları vardır. Babı-Ali’mizin, toplumumuzda olduğu gibi erkek egemenliğini yıkan birkaç hanım gazetecimizden biri de Vasfiye Özkoçak olmuştur. Özkoçak, hanım olmasına rağmen arkadaşlarımızla çok rahat, tam kardeşlik ilişkileri içerisinde bulunması, mesleğine aşırı titizliği, cevvaliyeti ve şirinliği ile özel bir kişilik kazanmıştır. Onunla TGC Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı’nda yıllarca beraber çalışmamızın derin anılarını daima muhafaza edeceğim. Vasfiye kardeşimizin disiplinli, otoriter yapısının altında daima sıcak duyguları, hassas, kırılgan, ince ruh halini barındıran bir karakter gizliydi. Kökleri sağlam bir ailenin evlatları olarak birbirlerine tutkuyla bağlı sadık yaradılışının vefa duygularını, ömür boyunca taşıdı. Yaşamının özel anılarını anlatırken ailesinin fertleriyle olan vefa duygularını hep ön plana çıkardı. Basın Müzesi’nde uzun yıllar resim konusunda kurslara katılmış, örnek tablolar hazırlamıştı. Bunlar iç dünyasının zenginliğinin birer kanıtı olmuştur. Anılarına, geçmişine aşırı bağımlılığı vardı. Etiler’de Medya Mahallesi’nde oturduğu evi, en üst kattaydı. O evden her sabah çıkarken yaşam dolu bir istekle Babı-Ali’sine kavuşur, akşam dönerken de yalnız yaşadığı bu yuvanın penceresine, mermer yağmurluğa barınmış ve onun sıcak ilgisine sığınmış iki kumrunun yemlenme sevincini yaşardı. İşte Vasfiye kardeşimizin bilinmeyen bir yönü de buydu. Yaşamının bu bölümünü bana anlatırdı. Vasfiye Özkoçak, meslektaşlarımızın ablalık mertebesine yükselttiği değerli varlığı ile hep rahmetle anılacaktır.”
Meslektaşlarının derdiyle de ilgilenirdi
TGC Önceki Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi Vakfı adına imtiyaz sahibi Orhan Erinç, şunları söyledi: “Vasfiye ablayı, adliyenin büyük postanenin yan tarafında olduğu süreçte tanıdım. O zaman İstanbul’da 3 tane ağır ceza, 8 tane adliye ceza mahkemesi vardı. Ve Yalova’da, Şile’de, Silivri’de ve Çatalca’da da ağır ceza mahkemesi olmadığı için ağır cezalık davalarda burada görülürdü. Vasfiye ablayı orada sorumluluğunu bilen bir gazeteci olarak örnek almıştım. Vasfiye abla, adliye muhabirliğinde hem ilk kadın gazetecilerden biriydi, hem de en uzun süre adliye muhabirliği yapma olanağını sağlamış, ondan da vazgeçmemiş, kendisine yapılan, istihbarat şefliği ya da o dönemdeki adıyla yazı işleri müdürü olma önerilerini reddetmişti. Vasfiye ablanın ‘ablalığı’ sadece kıdeminden ya da kendisine duyulan saygının ötesinde bir ablalıktı. Çünkü her meslektaşının derdiyle ilgilenir, onu çözümlemek için çaba harcar hatta o dönemde gazeteler tek tek sahiplere sahip olduğu için transfer konusunda da çabalar harcardı. Böyle bir çabayı da benim için harcadığı için kendisine şükran duymuştum. Vasfiye abla sadece TGC’ye değil cemiyetin kardeş kuruluşu Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı’na da çok değerli hizmetler de bulundu. O açıdan hem abla olarak hem de mesleki sorumluluğu örgütlerde de üstlenmiş bir ustamız olarak kendisini her zaman sevgi ve saygıyla anmak gibi bir borcumuz olduğunu da düşünüyorum”
Örnek bir gazeteciydi
Açılış konuşmalarının ardında meslektaşları söz aldı. Meslektaşları Özkoçak ile ilgili şunları söyledi:
Halit Kıvanç: Okulda ders verdiğim zaman gençlere, ‘Örnek almanız gereken tek kişi insan Vasfiye Özkoçak’ derdim. Yaptığı haberleri hep titizlikle yapıyor. İşini çok ciddi yapardı. Güven verirdi. Ben Vasfiye’nin yazılarından çok şey öğrenmişimdir. Ondan insanlık adına, saygı adına, namus adına çok şey öğrenmişimdir. Örnek bir insandı.
Gülseren Güver: Vasfiye ablayla gazeteciliğe ilk kez Milliyet’te başladığımda tanıştım. Milliyet benim için gerçek bir okul oldu. Orada mesleğin önemli isimlerini tanıdım, onları örnek aldım. Vasfiye abla da uzman kadın gazeteci olarak bizim idolümüzdü. Çok şey öğrendik ondan. Yaptığımız işlerle ilgilenirdi. Mutlaka öğütler verirdi. Kötü alışkanlıklarımız olsun istemezdi bu yüzden de sigara içmemize kızardı. Türkiye Gazeteciler Cemiyet’inde görev almaya başladığımda da bizi her zaman motive etti. Çok iyi şeyler yaptığımızı söylerdi. Kadınlar olarak daha fazla yer almamız için bizi teşvik etti. O gerçek bir abla olarak kendisini hep hissettirdi.
Dürüst bir insandı
İzzet Sedes: Vasfiye’yi Milliyet Gazetesi’ne ben aldım. O zaman istihbarat şefiydim. Çok iyi bir muhabirdi, dürüst bir insandı.
Okşan Atasoy: Vasfiye abla benim idolümdü. Hep onu takip ettim. Sonra can dostum oldu. Bir sözü var. ‘Hayatım boyunca hiçbir zaman yalan haber yazmadım. Bu mesleği ibadet eder gibi yapıyorum’ derdi. Bugün bunu söyleyebilen gazetecinin sayısının çok olduğunu düşünmüyorum.
Hami Alkaner: Vasfiye abla ile zaman zaman karşılaşırdık. Kaybetmemiz Türk basını için çok büyük bir kayıp oldu. Hepimize hatta genç kuşaklara yol gösteren bir büyüğümüzdü.
Zafer Atay: Mesleğe ilk başladığım dönemlerde bana çok yardımcı oldu. Hukuki kelimeleri bilmiyordum. Sonra komşu olduk Basın Sitesi’nde yan yana oturduk. Bir zamanlar Bab-ı Ali’de babalar, ağabeyiler, ablalar vardı. Abla, el uzatan, yardım eden demekti. Vasfiye abla da herkese yardım eden biriydi.
Onu çok özlüyoruz
Engin Köklüçınar: Vasfiye abla şimdi bizi seyrediyor. Ben buna yürekten inanıyorum. O gerçekten müthiş bir insandı. İnsanca yaşamayı bize öğreten bir mükemmel bir örnekti.
Namık Koçak: Hem gazetecilik hayatımda hem de özel yaşamımda çok önemli bir rolü oldu. Kız istemeye beraber gittik, nikâhımda şahidimdi. Herkes beni onun oğlu zannederdi. Düzgün bir gazeteciydi, hiçbir yoruma yer vermezdi, eksiksiz haber yazmaya gayret ederdi. Onun için önemli ya da önemsiz haber yoktu. Duruşmayı izlemeden duruşmayı yazmadı. Onu çok özlüyorum.
Ergin Konuksever: Vasfiye abla, çok yardım severdi. Yoksulara yardım ederdi hep. Paraya değer veren bir insan değildi.
Suat Gezgin: İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin ilk kurulduğu dönemlerde mezun olan çok saygıdeğer bir gazeteciydi. O bizim Vasfiye annemizdi. Gazetecilerin yetişmesine yardım ederdi. Anılarını öğrencilere anlatırdı.
Şakir Ziya Şad: Bizim her şeyimiz, hocamızdı. Onu çok özlüyoruz.
İnsanları çok severdi
Nükhet İpekçi: Bazı anma günleri hatırlıyorum. Kara kış günler… Babamın öldürüldüğü 1 Şubat’ta düzenlenen anma toplantılarında Vasfiye abla vardı. Hepimizin ailesinin bir bireyi olmuştu. Bizi hiç yalnız bırakmadı.
Şevket Özkoçak: Ben kardeşiyim. Kendisi hakkında anlatılanlar beni çok mutlu etti. Kardeşim hakikaten erişilemeyecek bir insandı. O benim 80 senelik ablamdı. Çocukken sırtında gezerdim. İnsanları çok severdi. Yapabildiğin en iyisini yapardı.