Gazeteci Oktay Kurtböke örnek bir yöneticiydi -18-

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) düzenlediği Meslekte İz Bırakanlar toplantılarının 17.’sinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Önceki Yönetim kurulu Üyesi, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın Önceki Başkanlarından Gazeteci Oktay Kurtböke anıldı. Toplantıda, Oktay Kurtböke’nin hem iyi bir gazeteci olduğuna hem de iyi bir genel yayın yönetmeni olduğuna vurgu yapıldı
 
İSTANBUL - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği Meslekte İz Bırakanlar toplantıları devam ediyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Önceki Yönetim Kurulu Üyesi Gazeteci Oktay Kurtböke, Meslekte İz Bırakanlar Toplantıları’nın 17.’sinde anıldı. Çemberlitaş’ta bulunan TGC Basın Müzesi’nde gerçekleştirilen toplantıya; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sayman Gülseren Ergezer Güver, Onur Kurulu Başkanı Ergin Konuksever, Balotaj Kurulu Başkanı Muammer Tuncer, Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Genel Sekreteri Ümit Gürtuna, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Uğur Güç, Radikal Gazetesi yazarı Altan Öymen,  İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Suat Gezgin, Önceki YÖK Başkanlarından Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Prof. Dr. Coşkun Özdemir, gazeteciler Aydın Dörter, Namık Koçak, Oktay Kurtböke’nin kızı Pürlen Kurtböke’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda gazeteci katıldı.
 
USTA İSİMLER ANLATILDI
Toplantının moderatörlüğünü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto üstlendi. Toplantıya; Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı ve yazarı Doğan Hızlan, Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı ve TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Şükran Soner,  konuşmacı olarak katıldı.
 
BAŞKAN OLCAYTO: GENÇ GAZETECİLERLE YAKINDAN İLGİLENİRDİ
TGC Başkanı Turgay Olcayto, şunları söyledi:
Oktay Kurtböke, herkesin hele hele bizim kuşağın çok sevdiği arkadaşlarımızdan biriydi. Oktay Kurtböke ile birlikte çalışmadım. Tanıdığım dönemde Cumhuriyet’te idi; ama Oktay ile hemen hemen bir yıl boyunca aynı vapurla Selimiye’ye gittik.  Oktay, sanık olarak gidiyordu. İlhan Selçuk ile birlikte yargılanıyordu.  Biz de gazeteci olarak duruşmayı izlemek için gidiyorduk. Tutuksuz yargılanıyordu. Dostluğumuz o dönemde daha sıklaştı. Bab-ı Ali’nin önemli bir ismiydi. Kaybı basın topluluğumuz için büyük bir kayıptı. Oktay Kurtböke gibi isimlerin yeri kolay kolay dolmuyor.  Oktay Kurtböke’nin iletişim fakültesine yaptığı katkıları da unutmamak gerekiyor. Hocalığı sırasında gözü tutan öğrencileri gazetelere yerleştirmeye çalışırdı. Genç gazetecilerin çalışmalarıyla yakından ilgilenirdi. Basın emekçisiydi."
 
DOĞAN HIZLAN: BASIN TARİHİNDE UNUTULMAZ YERİ VAR
Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı ve yazarı Doğan Hızlan, konuşmasında şunları dile getirdi:
“Oktay Kurtböke ile hem Cumhuriyet’te hem de Hürriyet’te beraber çalıştık. Basın tarihinde önemli bir yeri var. Günlük gazetenin ritmine dalanlar sadece gazete dünyası ile meşgul olur, sadece gazetenin çizdiği sınırlar içinde yaşarlar. Oktay Kurtböke, böyle biri değildi. Doğrudan doğruya o sınırın dışında kitapları okuyan, takip eden, değerlendiren biriydi.  Kitaplar yazdı.  
 
İŞE MİNİBÜSLE GİDİP GELİRDİ
Cumhuriyet’i yönetirken de emredici bir yönetici değildi. Genel yayın yönetmeni olmanın zorlukları ve rahatlıkları vardır. Oktay rahatlıkları yaşamadı; zorlukları yaşadı. Bir takım insanlar, siyasetçilerle konuşmak, onlarla ahbap olmak çok hoşlarına giderdi. Oktay, bundan daima uzak durdu.  Çünkü o kadar samimiyet kurduğunuzda en sonunda bir ricasını da yerine getirmek zorunda kalırsınız.  Bir yönetici, bir temsilcidir. Simgedir, öncüdür. Bir yer de mevkiiyi kullanmamak işini Oktay’da gördüm. İşe minibüsle gider, gelirdi. Kendi yaşadığı koşulları gösterdi.  Genel yayın müdürü bu ekonomik koşullarda yaşadığına göre başka bir koşul düşünmek mümkün olmazdı. Odasına herkes gelebilirdi. Derdini anlatabilirdi. Cumhuriyet’i öyle bir düzenle götürdü ki; yazarların, düşünürlerin, üniversite mensuplarının buluşma yeri oldu. 
 
GAZETENİN NE OLMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜRDÜ
Her gazete patronunun istekleri vardır. Patronun gönlünde yatanla o gazetenin yönetimin gönlünde yatanlar uyuşmaz. Bence yöneticinin görevi, gazetenin ne olması gerektiği düşünmesidir. Patronun ne olması gerektiğini algılayıp onu örnek alması değildir.  Oktay’ın hiçbir zaman ‘patron öyle istemiş’ dediğini duymadım.  Yönetim kurullarında bile ‘o olmaz’ derdi.  Hiçbir şeyden etkilenmeyen, siyasetin gölgesinde olmayan, sadece ‘burası patron müessesesi’ demeyen, kendi ilkelerini, çalışanlarının ilkeleri düşünen, ona göre gazete çıkaran bir genel yayın yönetmeniydi.
 
GENİŞ BİR DÜŞÜNCE VE SANAT ALGILAMASI VARDI
Oktay’ın başka bir yanı sonra Hürriyet’e geldi. Gazeteye genel yayın yönetmenliğinden gelme, gazeteye üstten bakma özelliği vardı. Gelir, üç dört cümle ile o günkü gazetede ne eksik ne var onları anlatırdı… Geniş bir düşünce ve sanat algılaması vardı. Her gazetecide bulunmayan bir özellik.     
 
GENÇ KUŞAKLARA AKTARMALIYIZ
Gazetecinin dürüstlüğü, çalışkanlığı ve ilkeleri ama saplantıları değil, dünya görüşü söz konusu olduğunda üç kişi sayarsak bunlardan için de biri de Oktay’dır. Onun vazgeçilmez saydığı ilkeleri hep tekrarlıyorum. Çünkü biliyoruz ona da teklifler gelmişti. Milletvekili olabilirdi, siyasete atılabilirdi. Böyle bir şey düşünmedi. Böyle bir şeyi kişiliğiyle pek uygun görmedi. Her zaman onu sevgi ve saygıyla anıyorum. Genel yayın yönetmenliği konusunda onu tanıyan, bilenlerin genç kuşaklara bunu aktarmasını, böyle yapılması gerektiği şeklinde de örnek vermeleri gerektiğini düşünüyorum."
 
ORHAN ERİNÇ: GALATASARAY’DAKİ ADI ‘PEHLİVAN OKTAY’DI
Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı ve TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç, şöyle dedi:
“Oktay Kurtböke’yi 1966 yılında tanıdım. Aynı yıl aynı gün doğmuşuz.  Doğdum günlerimizin aynı olduğunu fark ettikten sonra her yıl ortaklaşa pasta kesmeye başladık.  Oktay Kurtböke, sadece içerik açısından da değil, mizanpaj dediğimiz sayfa düzeni açısından da çok başarılı bir Cumhuriyet’çiydi. Bugün bile yaptığı sayfaları hatırlarım. Oktay’ın Galatasaray’daki adı ‘Pehlivan Oktay’dı. İnatçı bir yapısı da vardı.  Oktay’ın Ankara’da gazeteciliğe başlamasının insan tanıma konusunda daha avantajlı olduğunu da kabul etmek durumundayız. Her ne kadar bir dönemde kültür başkenti İstanbul diye anımsatsak da Ankara kültür sanat merkeziydi. Ankara’nın küçük olması insan ilişkilerinde daha sağlıklı, daha yakın bir gelişmeyi yaratmıştı.  Oktay iyi bir gazeteciydi, iyi bir arkadaştı. Sorumluluk paylaşmasını bilen üst düzey yöneticiydi. Oktay’ı sık sık anıyoruz. Onun kendine özgü bazı küfürleri de vardı. Bu davranışlarını anlatırken biraz da özlem duyuyoruz. Her zaman her şey istediğiniz gibi olmuyor. Bir bakıyoruz ki arkadaşlarımız aramızdan ayrılmışlar. Bu kadar güzel anılar, bu kadar güzel çalışmalar bırakmışlar ki biz de onları anarak hem mesleğimizin daha ileri gitmesi için neler yapılabileceğimizi hem de Oktay’ı sevgiyle anıyoruz.”
 
ŞÜKRAN SONER: GAZETECİLERE HER ZAMAN SAHİP ÇIKTI
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Şükran Soner, şu noktalara dikkat çekti:
“Oktay Kurtböke, sadece gazetecilik değil insanlık olarak da kendimi borçlu hissettiğim tek insan. Gazetecilikte uluslararası ve ulusal ölçekte, suç ortaklılığından arınmada insanlık ne yapabilir?  Bugün meslek örgütlerinin, uluslararası raporlara bakıyorum da gazetecinin beynine ahtapot olarak uzanmış kirli çıkar ağlarının, tepedeki gazetecinin kullanılmasıyla tabana doğru milyonlar, milyarlar düzen dışına atılıyor. İşte bu tuzaklar içinde Oktay Kurtböke’yi tanıdım. Onun o dönemlerde çok okumasıyla, mesleğe ilişkin değerleriyle, insan ilişkileriyle örnek idi. Gazeteci olarak gazetecilere sahip çıktı. Gazetecilik ölçüleri içinde meslektaşlarını kucakladı. Toplumsal sorunlara da öncelik verdi. Öğreticiydi. Bizim görevimiz, duygularımız, inançlarımızı ne olursa olsun gerçeği insanlara aktarabilmek.  Gazetecinin ana işlevi, kamuoyunun olup biteni algılamasında doğru aktarımcı olmak.  İnsanlara doğruları aktarabildiğimiz ölçüde, bilgilenirler. O zaman güdülenmez. Gazetecilik ruhunu özümsemiş bir başka yönetici tanımadım. Herkesin gönlünde yeri farklıdır.  Türkiye’de en fazla uluslararası gazetecilik sorunları ile ilgili yapılanları en iyi arşivleyen kişi oydu. Belli dönemlerde belli insanların var olması toplumsal olaylardır. Medyanın kirliliğine bağlı olarak bugün, bu değerlerin korunabildiğini, örneklerine sık rastlayamayacağımızı düşünüyorum. Bu insan eksikliği değil. Bu koşulların, kurumlara verdiği rollere bağlı akışların sonucu. Çok acımasız bir düzen geçerli. Çok kirli bir dünya medyasıyla yüz yüzeyiz. İnsanlık da onun için ağır bedel ödüyor. Umarım yeniden Oktay Kurtböke’leri ortaya çıkaracak koşulları yaratabiliriz ”
 
ERGİN KONUKSEVER:  VEFAKAR BİR DOSTTU
TGC Onur Kurulu Başkanı Ergin Konuksever,  Oktay Kurtböke ile anılarını anlattı. Çektiği fotoğrafları ve o günlerde yaşadıklarını anlatan Konuksever, şunları dile getirdi:
“Benim için vefalar bir dosttu. Bir dostunu sevdiği zaman peşini ve elini bırakmamıştır. Gazeteciliğinde anlatılacak o kadar çok şey var ki... Hastalığında çok üzülmüştüm. Güreşçiydi. Ben onu tanıdığım zaman 87 kiloda güreşiyordu.  
 
ÜMİT GÜRTUNA: OKTAY KURTBÖKE’Yİ BEN DAHA TANIMADAN SEVEN BİRİYDİM
Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) Genel Sekreteri Ümit Gürtuna, şöyle dedi:
“Oktay Kurtböke’yi yollarım aşağı yukarı 3 noktada kesişti. Cumhuriyet, sendika, Hürgün Gazetesi.  Oktay Kurtböke’yi ben daha tanımadan, seven biriydim. Benim için çok ilginç bir insandı. Bir konu hakkında bakar, incelerdi. Tamam dedikten sonra sonuna kadar giderdi.  Bazen kaba gibi gösterirdi kendini ama incecik ruhu vardı.  Kendisini çok severdim. Rahmetle anıyorum.”
 
ERDOĞAN TEZİÇ: MESLEĞİNE ÇOK BAĞLIYDI
Önceki YÖK Başkanlarından Prof. Dr. Erdoğan Teziç, şöyle dedi:
“Mesleğine çok bağlıydı. Oktay ile ilgili söyleyecek şeyleri bitirmek mümkün değil. O da onun beyin zenginliğini gösteriyor. Hürriyet Gazetesi’ne geçtikten sonra bir gün telefon etti bana, gazetedeki genç arkadaşların Anayasa terimleri konularında eksiklerinin, tereddütlerinin olduğunu söyledi. Hukuk fakültesinden gelen sayısının çok az olduğunu söyledi. Hürriyet Gazetesi’ne haftada iki kez aşağı yukarı üç ay gittim. O çocuklar sormak istedikleri soruları sordular. Hukuk fakültesinde yapamadığım basitleştirmeyi orada yapmıştır. Orada da kendimi hukuk fakültesi için hoca olarak tekrar eğitmiş oldum.”
 
ALTAN ÖYMEN: GÜÇLÜ BİR KALEMİ VARDI
Radikal Gazetesi yazarı Altan Öymen, şunları dile getirdi:
“Türk basının çok değerli bir ismiydi. Bir dönem ben onun patronluğunu yaptım, sonra o benim patronluğumu yaptım.  Uğur Mumcu onun zamanında Cumhuriyet’e geldi. Oktay hem dil biliyordu hem de gördüğünü çok iyi yazardı.  Hangi işi yaparsa yapsın,  genel yayın müdürlüğünden spora kadar çok anısı var.  Onu saygıyla anarım. Gazeteciler çok zor bir dönemden geçiyor. İnşallah bu zor dönemler de aşılır.”
 
PÜRLEN KURTBÖKE: BABAM İYİ Kİ BUGÜNLERİ GÖRMEMİŞ
Oktay Kurtböke’nin kızı Pürlen Kurtböke, şöyle dedi:
“Babam, çok onurluydu, çok zarifti. Çok kibardı. Çok küfrederdi. İyi ki bu günleri görmemiş. Sizler direniyorsunuz. Direnin. Dönem değişti her şey değişti. Babam gibi kalmak çok kıymetli. Nurlar içinde yatsın.”
 
 COŞKUN ÖZDEMİR:  SON DERECE GÜZEL BİR DOSTTU
Prof. Dr. Coşkun Özdemir, şunları dile getirdi:
“Onu tanıdığım, dostluk ettiğim için çok mutluyum. Son derece güzel bir arkadaş, dosttu. Hem ciddi konuları bile tartışabilirdiniz. Nadir Nadi’nin doktorluğunu yapıyordum. Oktay’da da şeker var. Sağlıklarına çok dikkat etmezlerdi.”
 
GUFRAN KURTBÖKE: OKTAY'IN  KUŞAĞI ÖZVERİLİ BİR KUŞAKTI
 
Oktay Kurtböke'nin eşi Gufran Kurtböke konuşmasında eşinin kuşağının özverili bir kuşak olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Eşim çok iyi bir insandı. Yardım etmeyi severdi. Onun içinde bulunduğu kuşak özverili bir kuşaktı. Eşimden çok şey öğrendim. Belediye Başkan Yardımcılığı görevi yaptım bir süre. Bu dönemde de ondan öğrendiklerimi tatbik ettim. Ben bir Cumhuriyet Gazetesi geliniydim. Tüm hayatımız Cumhuriyet'ti. Eşim gece gündüz hem Cumhuriyet Gazetesi'nin en iyi şekilde yayınlanması için çalışır, hem de çalışanların sorunları için uğraşırdı. Onunla gurur duyuyorum." 
 
OKTAY KURTBÖKE KİMDİR?
1936 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’nin ardından İÜ Gazetecilik Enstitüsü’nden mezun oldu. Mesleğe; 1956 yılında Ankara’da Yeni Gün Gazetesi’nde başladı. Öncü, Kudret, Ankara Ekspres ve Son Baskı’da çalıştı. Sayfa sekreterliği ve yazı işleri yönetmenliği yaptı. Cumhuriyet Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni oldu. Bu görevi Hürgün Gazetesinde de sürdürdü. Hürriyet’te çalıştı. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın genel başkanlığını yaptı. Kurtböke, 1999 yılında yaşamını yitirdi.
 
TGC MESLEKTE İZ BIRAKANLAR TOPLANTILARI
TGC Meslekte İz Bırakanlar toplantılarıyla yaşayan ve kaybettiğimiz gazeteci ve yazarların dünya görüşlerini, eserlerini üyeleriyle paylaşmayı sürdürüyor: Bugüne kadar toplantılara konu olan gazeteci ve yazarların isimleri (anma tarihlerine göre):
 
1. Şakir Süter/ gazeteci
2. Niyazi Ahmet Banoğlu/ gazeteci- tarihçi- yazar
3. Semih Balcıoğlu/ karikatürist
4. Faruk Nafiz Çamlıbel/ şair-yazar
5. Doğan Nadi / gazeteci-yazar
6. Burhan Arpad / çevirmen-yazar
7. Hrant Dink/ gazeteci
8. Uğur Mumcu/ gazeteci-araştırmacı yazar
9. Cevat Fehmi Başkut/ gazeteci-tiyatro yazarı- TGC önceki başkanlarından
10. Vasfiye Özkoçak / gazeteci
11. İlhan Selçuk ve karikatürist Turhan Selçuk
12. Oktay Akbal/ gazeteci- öykü yazarı
13. Necmi Tanyolaç/ gazeteci- spor yazarı- TGC önceki başkanlarından
14. Yılmaz Öztürk/ gazeteci
15. Sedat Simavi/ gazeteci- TGC kurucu başkanı
16. Ali Gevgilili/ gazeteci